
“İnsanlar şeylerden değil, şeyler hakkında edindikleri görüşlerden rahatsız olurlar.”
— Epiktetos, El Kitabı
Özgürlük çoğu zaman duvarların olmaması, hareket serbestliği ya da engellerin kalkmasıyla eş anlamlı görülür. Oysa biz, felsefe okulunda, gerçek özgürlüğün sadece dışsal koşulların yokluğunda değil, zihnimizin ve irademizin kendi hükmünü sürdürebildiği bir hâlde olduğunu savunuyoruz. Bu anlayış, hem antik filozofların hem de modern yazarların tanıklığında giderek berraklaşır.
Epiktetos, kölelikten gelen bir filozof olarak El Kitabı’nda şöyle der: “Felsefi akıl insanı özgür kılabilir; sağlam akıl yürütme ile kişi kendini kurtarmaya muktedirdir.” Zenginlik, sağlık, itibar, sevdiklerimizin yaşamı ya da ölümü gibi çevremizi oluşturan unsurlar bizim gücümüzde değildir; düşüncelerimiz, niyetlerimiz, arzularımız ve kararlarımız bize aittir. Bu bilgi bizi bağımlılıklar dünyasında özgür kılar.
Platon’un “Beden ruh için bir hapishanedir” sözü ise Stoacı anlayışın başka bir yönünü açığa çıkarır: Özgürlük, bir “hak”tan çok bir “erdem” ve “alışkanlık” hâlidir. Özgür insan, iradesini doğayla uyumlu tutabilen insandır.
Boethius, Felsefenin Tesellisi’ni hapiste, idamını beklerken kaleme almıştır. Talihin çarkının iniş çıkışlarından bağımsız kalabilen, hakikati kavrayan ve erdemle yaşayan insanın gerçek hürriyeti bulabileceğini savunur. Bu bakış, bizi talihin döngüsünde merkezde durmaya davet eder.
Andy West’in Hapishanede Felsefe kitabı bu kadim fikri günümüze taşır. West’in anlattığı bir mahkûm, her akşam gardiyan koğuş kapısını kapatmadan önce kapıyı kendi elleriyle kapatır ve kilitler. Böylece, dışsal olarak kilitlenmiş olsa da, zihninde özgürlüğünü ve sorumluluğunu koruduğunu hisseder. Bu küçük jest, özgürlüğün bazen en sıradan eylemlerle bile içsel bir deneyime dönüşebildiğini gösterir.
Bugün hapishane duvarları olmayabilir; ama hepimiz başka zincirlerle sınanıyoruz: tüketim kültürünün bizi sürekli daha fazlasını istemeye koşullandırması, ekranların dikkatimizi ve zamanımızı yönetmesi, toplumsal beklentilerin benliğimizi şekillendirmesi, korkuların seçimlerimizi kısıtlaması… Epiktetos’un “İnsanlar şeylerden değil, şeyler hakkında edindikleri görüşlerden rahatsız olurlar” sözü, bu görünmez zincirleri de kırmamız için bir çağrıdır. Özgürlük, yalnızca koşulların armağanı değil, zihnimizin ve irademizin bir yetisidir. Talihin çarkı dönerken merkezde kalabilmektir.
William Ernest Henley’nin Invictus şiirindeki ünlü dizeyi hatırlayalım: “Benim ruhumun kaptanı benim.” Bu, sadece bireysel bir haykırış değil, insanlık tarihinin ortak bir iddiasıdır.
Bizim için özgürlük, zincirlerin hiç olmaması değil, zincirlerin bile hükmedemediği bir iç alanın varlığıdır. Bu anlayış, bireysel olduğu kadar toplumsal bir sorumluluğun da başlangıcıdır: zincirlerin ötesinde bir bilinç inşa etmek.
Kendi iç özgürlüğünü keşfetmek ve bu yolculukta bizimle adım atmak istersen, gel, birlikte düşünelim.
Kaynakça:
Kitaplar
- West, A. (2023). Hapishanede Felsefe (Çev. Ümran Özbalcı). Domingo Yayınevi.
- Epiktetos. (2021). İnsan Nasıl Özgür Olur? (Çev. Furkan Akderin). Say Yayınları.
- Epiktetos. (2021). El Kitabı (Çev. Başak Çetin). Gece Yayınları.
- Boethius. (2023). Felsefenin Tesellisi (Çev. Çiğdem Dürüşken). Alfa Yayınları.
- Marcus Aurelius. (2019). Kendime Düşünceler (A. Yılmaz, Çev.). Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
Film / Belgesel
- The Shawshank Redemption (Esaretin Bedeli) – 1994, Yönetmen: Frank Darabont
- Invictus – 2009, Yönetmen: Clint Eastwood
Şiir
- Henley, W. E. (1875). Invictus. (Çev. Şükret Gökay). E V V 3 L Yayınları
Doğu ve batı felsefelerini ve kültürlerini incelediğimiz felsefe seminerlerimize katılmak isterseniz de buraya tıklayarak ücretsiz kayıt yaptırabilirsiniz. Bu arada seminer konularımızı incelemek için Felsefe Seminerleri sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.