
Ritim için TDK’ye baktığımızda “bir dizede, bir notada vurgu, uzunluk veya ses özelliklerinin, durakların düzenli bir biçimde tekrarlanmasından doğan ses uygunluğu; dizem, tartım” tanımıyla karşılaştık. Çünkü gerçekten kime sorsak ritim dendiğinde müzikle ilgili bir cevap verecekti. Ama bunun sadece müzikle alakalı olmadığını düşünüyor ve biliyoruz. O yüzden ritim üzerine bir yazı çıkarmaya karar verdik.
Yunanca reo fiilinden gelir ritim kelimesi. Bir yönde hareket etmek anlamındadır bu fiil. Dolayısıyla ritim, bir varlığın düzenli bir hareketidir. Yani ritim, tekrar eden bir düzendir. Ve öyle ki; hayatın en eski ve en saf dili ritimdir. İnsan henüz kelimeleri bulmamışken, doğanın kalbinden yükselen seslere kulak vermiştir: dalgaların kıyıya vuruşu, rüzgarın ağaç dallarındaki uğultusu, kalbin göğüs kafesinde atan düzeni… Tüm bunlar, varlığın içsel müziğini oluşturan ritimlerdir.
Bunun üzerine düşündüğümüzde şunu gördük: Gerçekten en hakiki öğretmen olan doğada her şey ahenkli her şey düzenli her şey ritim halinde… Yakıp yıkan depremlerin bile bir ritmi var belki de… Karıncanın adım atışı, arının kanat çırpışı, çiçeğin her gün uyuyup uyanışı, köpeğin aynı durumla her karşılaşmasında havlayışı…
Ritim bir ölçü birimidir aslında. Müziğin ölçüsü, kulağa hoş gelen bir şarkının ölçüsü… Edebiyat dersinde gördüğümüz kafiye bir ritimdir. Şairin şiirinde kurduğu bir ahenk… Ve biz diğer insanlar için de hayatın düzeninin ölçüsüdür. Dengeyi kurmak için gerekli olandır.
Dengeyi kurabilmek için ritmi bulmak gereklidir. Ve bu da kendini ve doğayı çok iyi tanımaktan geçmektedir. Çünkü uykumuzun, uyanışımızın, sindirimimizin, boşaltımımızın, nefesimizin, kalbimizin, her parçamızın bir ritmi var. Bir akışı var. Bunun yanında fiziksel planda, duygusal planda kurduğumuz bir ritim var. Her gün aynı saatte duş almak, ayda bir herhangi bir etkinlik yapmak, iki yılda bir anı kutularını açıp bakmak gibi…
Yani ritim doğanın, insanın ve tüm varlığın bir dengesidir. Biz insanlar da ritim olduğunda doğal olana çok daha rahat uyum sağlayabiliriz. Çünkü ritim ahenk kurucu bir ilkedir. Dolayısıyla ritim bozulduğunda uyum bozulur. En bariz örneğini şuradan verebiliriz: Vücudumuzda herhangi bir organın ritmi bozulduğunda kendimizi hastanede buluruz. Çünkü doğaldan ayrılmış, artık vücudumuz farklı tepkiler vermeye başlamıştır. Ritmin bozulması uyumun, ahengin yok olmasına sebeptir. Dolayısıyla ritim bozulduğunda bir dönüp kendimize bakmalıyız belki de… Acaba uyumlaştırabiliyor muyum, ölçülü davranabiliyor muyum ve adaletli miyim? Yani hakkı olanı hakkını verebiliyor muyum? Yani kendime karşı adil miyim? Bedenime, ruhuma, zihnime, düzenime karşı adil miyim? Her şeyi yerli yerine koyabiliyor muyum?..
Peki ritim, uyum, ahenk için düşünürler ne demiş?
Pisagorcular ritme; Evrenin matematiksel düzenini yansıtan bir ilke, müzikte uyumun kaynağı, ruhun dengesini sağlayan bir güç, ahlaki ve kozmik uyumun temeli demişlerdir.
Platon ise ritmi müzikle ilişkilendirerek ruhu eğiten bir araç olarak görmüştür. Ona göre güzel ve ölçülü ritimler insanın ruhunu uyumlu kılar ahlaki erdemlere yönlendirir. Dolayısıyla ritim yalnızca estetik bir unsur değil, insanın karakterini biçimlendiren bir disiplindir.
Aristoteles’e göre ise insan, ritimle duygularını dışa vurur ve böylece denge bulur.
Sonuç olarak ritim, hayatın düzenini sağlayan ölçülülüktür. Ruhun dengesini sağlayan bir disiplindir ve en başta doğayı sonra da kendimizi tanırsak eğer sorunsuz bir akışı bize sağlayacak olandır. Ritmimizi bulabilmemiz dileğiyle…
Doğu ve batı felsefelerini ve kültürlerini incelediğimiz felsefe seminerlerimize katılmak isterseniz de buraya tıklayarak ücretsiz kayıt yaptırabilirsiniz. Bu arada seminer konularımızı incelemek için Felsefe Seminerleri sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.