HAYATI

Latin dünyasında “Commentator”, Batılılarca “Averroes” ve işte bizim bildiğimiz adıyla Ebu’l Velid Muhammed İbn Ahmed İbn Rüşd.
1126 (520) yılında Kurtuba’ da doğdu. Müslüman bir Arap olarak, sıradan bir ailede değil, seçkin insanların bulunduğu bir ailede doğmuştu. Kendisi gibi babası ve dedesi de kadılık yapmıştı. Dedesiyle aynı adı taşımasından dolayı ona ‘torun’ anlamına gelen “Hafid” de deniyordu. İbn Rüşd’e Yahudiler ”Aben Roşd”, İberikler ise ”Aven Roşd” diyordu. Bunun Latince uyarlanmış hali olan ”Averroes” ise tüm dünyada bilinen ismi oldu.

İbn Rüşd, temel dini ilimlerini babasından aldı. Daha sonra fıkıh, fıkıh usulü, hadis, tıp ve matematik öğrenimleri gördü. İmam Malik’in el-Muvatta’ adlı eserini ezberledi. Bunların yanı sıra felsefe alanında adını duyurdu. Bu alandaki dönüm noktasını İbn Tufeyl ile tanışmasıyla yaşadı.

Felsefeye ve filozoflara çok ilgili olan dönemin halifesi, Ebu Ya’kub Yusuf b. Abdilmü’min, kendisinin veziri ve doktoru olan İbn Tufeyl’den, Aristoteles’in kitaplarını şerh etmesini ister. Ancak bunun için çok yaşlı olan İbn Tufeyl, kendisi yerine daha genç ve bilgili olan İbn Rüşd’ü tavsiye eder. İbn Rüşd bu sayede Aristoteles’in her alanda eserlerini okuyarak, İslam dünyasında, onu en iyi anlayan ve açıklayan kişi haline gelir. Öyle ki Dante, İlahi Komedyasında “Büyük yorumcu (Şârih) Averroes (İbn Rüşd)” olarak bahseder ondan.

Halifenin de beğenisini kazanan filozof, onun himayesine girerek, 1169’da İşbiliye kadılığına tayin olur. Burada işlerin yoğunluğundan ve kaynak eser bulamadığından yakınır. Ancak zaten kısa süre sonra Kurtuba başkadısı olur ve çalışmalarına devam etme fırsatı bulur.

İbn Rüşd, 1184 yılında halifenin vefatıyla yerine geçen oğlu Ebu Yusuf Ya’kub el-Mansur döneminde sarayda özel hekim olarak çalıştı. El-Mansur İbn Rüşd’e saygıda kusur etmese de araya giren bazı insanlar ve bir takım yanlış anlaşılmalar sebebiyle gözden düştü. Halife bu olaylar üzerine İbn Rüşd ve tüm felsefeyle ilgilenenleri sürgün ederek tıp, matematik ve astronomi dışında tüm felsefi eserlerin yakılmasını emretti.

Bir süre sonra İşbiliye halkının ısrarlı talepleri üzerine sürgünü kaldırarak İbn Rüşd’e itibarını iade etti ve onu Merakeş’e davet etti. Merakeş’e giden filozof, kısa bir süre sonra 1198 yılında burada vefat etti.

Vefatından üç ay sonra cenazesi memleketi Kurtuba’ya taşındı. Onun ölüme galip olan ilmini zihnimizde en iyi resmedecek görseli İbn Arabi’nin, cenazenin Kurtuba’ya taşınırken bineğin bir yanında tabut ve onu dengeleyecek diğer yanında İbn Rüşd’ün kitapları olduğu aktarımıyla görebiliyoruz…

İslam topraklarında Aristo felsefesini en iyi anlayan ve açıklayan İbn Rüşd, bu yönüyle adını Batı dünyasına duyurdu. Fakat onun ilmi Aristo şârihi olmaktan da öteydi elbette…

Hadi şimdi de bu topraklarda hak ettiği değeri yeterince göremeyen filozofumuzun felsefesini inceleyelim biraz.

İbn Rüşd Felsefine Kısa Bir Bakış

İbn Rüşd, dil – düşünce arasındaki ilişkiden hareketle, dilin, yöresel düşüncenin ise evrensel olduğunu belirtir. Bu yüzden düşünceleri olduğu gibi aktarmakta dilin yetersiz kaldığını, sembollerle ifadenin daha doğru ve yararlı olacağını söyler. Buna rağmen suri (biçimsel) mantığın genel felsefe çerçevesinde değerlendirilmesini doğru bulur.

Fakihler, kelamcılar ve filozoflar tarafından en çok başvurulan yöntem olan kıyas ile ilgilenir. Ancak delillendirmenin en önemli yöntemi olan kıyas şekil bakımından sonuç verse de akıl yürütmede yeterince etkili bir yöntem değildir.

Ona göre, ‘her burhan (kesin/güvenilir delil) kıyas olabilir, ancak her kıyas burhan değildir.’

İbn Rüşd’ün Aristo şerhleri dışındaki eserlerinin asıl konusunu metodoloji oluşturur. Apaçık ve kesin bilgilere özel bir özen gösteren filozof daha çok tümeller üzerine yoğunlaşarak eserlerini kaleme almıştır.

Aristo şerhleri üzerine yoğunlaşırken çok özgün bir metodoloji geliştirir. Muallim-i Evvel’in eserlerini kendi düşünce dünyasında yorumlayarak açıklamak yerine, Aristo kendini nasıl anlatmışsa o şekilde anlamaya ve açıklamaya çalışır. Bu yöntemi onun Aristo’yu daha doğru anlamasına yol açarken aynı zamanda onu Muallim-i Evvel’e hayran bırakır. İbn Rüşd’e göre, Aristo mantık çerçevesinde başka hiçbir filozofta görülmeyen tutarlı bir sistem kurmuştur.

Aynı zamanda samimi bir Müslüman olan şârih, Aristo’nun her düşüncesinin İslam akaidiyle uyuşmadığının da bilincindedir. İbn Rüşd de üstadı gibi gerçeğe aklın yoluyla ulaşmaya çalışsa da çıkış yolları ve kaynaklarının ayrı olması sebebiyle zaman zaman farklı sonuçlara ulaşmışlardır. Aristo’yu açıklarken İslam akaidine ters düşen noktalarda İslam’ı küçük düşürmeyecek şekilde yorumlamıştır. Bunun imkânsız olduğu durumlarda ise Aristo’nun kendi sisteminin bütünlüğü içerisinde doğru kabul edilmesi gerektiğini savunur.

İbn Rüşd, İslam filozoflarına yazdığı eleştirilerle de bilinir ve bu eleştirilerden en çok bilineni Gazali’nin “Filozofların Tutarsızlığı (Tehâfut et-Tehâfut)” eserine yaklaşık bir asır sonra “Tutarsızlığın Tutarsızlığı (Tehâfüt et-Tehâfüt)” eseriyle cevaplar verir. Ancak tabi ki sadece filozofları eleştirmek gibi bir gayesi yoktur. O, savunduğu şeyin kesin kanıtlarını da sunardı.

Şerhleri dışında, kelam, fıkıh, metafizik, fizik, mantık, astronomi, ahlak, hukuk, siyaset, tıp ve felsefenin birçok alanında sayısı net olarak bilinmese de elliden fazla eser kaleme almıştır. Bu eserlerden bazıları şunlardır:

Felsefe alanında; Cevâmi’ kutub Aristutâlîs fi’t-tabiîyyât ve’l-ilahîyyât, el-Cevâmi’ fi’l-felsefe, Cevâmi’u’l-hiss ve’l-mahsûs…

Tıp alanında; Kitâbu’l-kulliyât, Telhîs kitâbi’l-mizâc li Câlînûs, Telhîs kitâb et-taarruf li Câlînûs…

Kelam alanında; Kitâbu’t-tahsîl, Kitâbu’l-mukaddemât, Faslu’l-makâl…

Dil alanında ise; ez-Zarûrî fi’n-nahv, Kelâm ala’l-kelimeti ve’l-ismi’l-muştak…

KAYNAKÇA:

İbn Rüşd, H. Bekir Karlığa, TDV İslam Ansiklopedisi, 1999, c.20, s.288-292

İbn Rüşd’ün Siyaset Felsefesi (Eflatun’un Devleti ve İbn Rüşd’ün yorumu), Cevher Şulul, İnsan yayınları, 2009

Tutarsızlığın Tutarsızlığı, İbn Rüşd, çev; Prof. Dr. Kemal Işık, Prof Dr. Mehmet Dağ, 1986, Ondokuz Mayız Üniversitesi Basımevi, yayın no:14

İbn Rüşd Felsefesinin Latin Dünyasında Tanınması ve Latin İbn Rüşdçülüğü, Şeniz Yıldırımer, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: XIV, Sayı: 25 (2012/1), s. 93-114

gtag('config', 'AW-802439404');