Immanuel Kant’ın adı pek de duyulmamış eserlerinden biri de Ebedi Barış Üstüne Felsefi Bir Tasarı adlı kitabıdır. Hacmi küçük ama içi dolu doludur eserin…

Alman Kant profesörü Otfried Höffe’ye göre Kant, barışı temel felsefi bir sorun olarak ele alan ilk filozoftur. O, eserde iki ana bölümde  tasarlamıştır ebedi barışı…  İlk bölümde mevcut savaşların bitmesi adına altı ön madde ileri sürmüştür. İkinci bölümde ise ebedi ve evrensel barışın sağlanması için üç temel maddeden bahsetmiştir. Böylece Kant, evrensel barıştan söz eden ilk filozof da olmuştur.

Kant, eserinin birinci bölümünü “Ülkeler Arasındaki Kalıcı Barışın Ön Maddeleri” başlığıyla isimlendirmiştir. Bu maddelere şöyle bir bakıp, onları inceleyecek olursak;

Madde 1 – İçerisinde gizlenmiş bir madde yer alan, gelecekte savaşa neden olabilecek bir antlaşma, barış sözleşmesi olamaz.

Böyle bir antlaşma ancak bir ateşkes olabilir demiştir Kant. Zira  bir barış sözleşmesi gelecekte ortaya çıkması muhtemel ve hatta tarafların tahmin edemediği bütün savaş nedenlerini bertaraf edici mahiyette olmalıdır.

Madde 2 –  Bağımsızlığını elinde bulunduran  hiçbir devlet, başka bir devlet tarafından miras, takas, satış ya da hediye yoluyla elde edilemez.

Filozof, bir ülkenin kendisi hakkında karar verebilen, hiç kimsenin emrine ve boyunduruğu altına girmemesi gereken insanlardan oluşmuş bir toplum olduğunu kabul etmiştir. Her ülkenin kendine ait köklerinin olduğunu ve aşı yaparmış gibi keserek onu başka bir ülkeye devretmenin manevi kimliğinden koparıp eşya seviyesine indirmek anlamına geleceğini savunmuştur. Bu yüzden de bir devletin varlığının  evlilik, takas, satış ya da hediye yoluyla sonlandırılmasını doğru bulmamıştır.

Madde 3 – Sürekli ordular, aşamalı olarak tasfiye edilmelidir.

Sürekli silahlanarak, her an savaşa hazırmış gibi görünmenin diğer ülkeler tarafından tehdit olarak algılanacağını  söylemiştir Kant. Silahlanan ülkenin asker yükünden kurtulmak için de savaşa sürükleneceğini belirtmiştir. Ülkelerin dışarıdan gelecek saldırılara askeri güçten ziyade parasal güç olarak hazır bulunmasının yeterli olduğunu savunmuştur.

Madde  4 – Ülkelerin dış ticaret ilişkilerinde devlet borcunun olmaması gerekir.

Ülkelerin birbirinden kredi almasının son derece tehlikeli olduğunu düşünmüştür filozof. Zira herhangi bir borçlu devletin iflası kaçınılmaz olarak diğer devletleri de zarara uğratacaktır bu ise barış düzenini sonlandıracaktır.

Madde 5 – Hiçbir ülke başka bir ülkenin toprak bütünlüğüne ve yönetimine zor kullanarak müdahale edemez.

Kant bu maddeyi kızgınlıkla açıklamıştır. “Böyle bir hakkı kim nereden alır?” demiştir. Başka ülkelerin vatandaşlarına zarar vermenin nasıl büyük bir kötülük olacağından bahsetmiştir. Ancak ikiye bölünmüş bir devletin bir tarafına dışarıdan yardım etmenin sorun olmayacağını savunmuştur filozof. 

Madde 6 – Savaş sırasında hiçbir ülke, gelecekteki barış için karşılıklı güveni imkansız hale getirecek, başkalarına yönelik, düşmanlıklara izin vermemelidir.

Kiralık katil, zehirleyici istihdamı, ihanetçi tutmak gibi yöntemlerin şerefli tutumlar olmadığını belirtmiştir Kant.  Böyle yapan bir taraf güveni fazlasıyla zedeleyeceğinden, barış ortamı da tam olarak sağlanamayacaktır. Bu sebepten herhangi bir savaş ortamında taraflar mertçe eylemde bulunmalıdır.

İlk bölümü dilimiz döndüğünce özetledikten sonra ikinci bölüme geçtiğimizde bu kısmın “Ülkeler Arasındaki Kalıcı Barışın Nihai Maddeleri” olarak başlıklandırıldığını görürüz. Bu maddelere  bakıp, onları inceleyecek olursak;

Madde 1 – Bütün ülkelerin sivil anayasaları cumhuriyetçi olmalıdır. 

Kant Cumhuriyetçiliğin; birincisi, bir toplumun üyelerinin  insanlar olarak- özgürlük ilkeleri bakımından; ikincisi, uyruklar olarak-  tek bir ortak anayasaya bağımlılık ilkesi bakımından; üçüncüsü, – vatandaş olarak- eşitlik yasası çerçevesinde kurulmuş anayasa olması bakımından, bir halkın tüm yasal mevzuatının dayanması gereken kadim sözleşme fikrinden doğan tek düzen olduğunu savunmuştur.

Demokrasinin cumhuriyetçilikten farklı olduğunu, demokrasinin mutlak bir despotizm olduğunu söylemiştir. Zira demokraside çoğunluğun temsili yapılmaktadır, temsilciler herkesi temsil etmez ama herkes hükmündedir. Bu sebepten despotik davranışların dışarıda tutulduğu, cumhuriyetçi bir hükümet türünün tek başına mümkün olabileceği temsili bir sistem tercih edilmelidir.

Madde 2 – Devletler hukuku hür devletlerden oluşmuş bir federasyona dayanmalıdır.

Devletlerin sanki birer insanmış gibi  değerlendirilerek dünya vatandaşı olmasını savunmuştur Kant. Bütün ülkeler arasında bir barış birliğinin olmasını böylelikle doğmuş ve doğacak bütün savaşların durmasının sağlanacağını söylemiştir. Ayrıca ülkelerin hakkını arayabilmeleri için bağımsız bir mahkemeyi düşlemiştir.

Madde 3 – Dünya yurttaşlığı hukuku, genel geçer konukseverlik koşullarıyla sınırlandırılmamalıdır.

Bu son maddesinde Kant, ülkelerin bir başka ülke vatandaşına bir turist, bir misafir gibi değil de o ülkenin vatandaşıymış gibi davranmasını düşünmüştür. Çünkü yeryüzünün herhangi bir yerinde birinin diğerine karşı daha fazla yaşama hakkı yoktur. Doğanın harikaları tüm insanlar içindir.

Dünya yurttaşlığı hukuku, hukuku temsil etmenin fantastik ve abartılı bir yolu değildir, bilakis yazılı olmayan bir yasayı tamamlayacak bir gerekliliktir filozofa göre. “Bu hem devlet hukuku hem de herkese açık olarak devletler hukukunu içermektedir ve böylelikle kendisine mütemadiyen yaklaşılabilecek ebedi barış, yalnızca zikredilen şartların sağlanmasıyla gülen yüzünü gösterecektir.”

Ebedi barışın sağlanması dileğiyle…

 

gtag('config', 'AW-802439404');