HAYATI

Rene Descartes 31 Mart 1596’da Fransa’nın La Haye en Touraine(Bugün La Haye en Descartes) kentinde doğdu.
Babası Britanya parlamentosu üyesiydi. Annesinin mesleği hakkında bir bilgi olmamakla beraber Descartes bir yaşındayken annesi öldü. Onu süt annesi ve dadısı büyüttü.

1606 veya 1607’de, Descart Jesuit Colléege Royal Henry-Le-Grand’a gitmeye başladı. Burada Galileo’nun matematik ve fizik çalışmalarıyla tanıştı. Aralık 1616’da mezun olduktan sonra, Poitiers Üniversitesi’nde, babasının avukat olması konusundaki istekleri doğrultusunda hukuk bölümünde lisansını bitirdi.

Profesyonel bir askeri görevli olma tutkusuyla, Descartes, Hollanda’daki Breda Ordusu’na katıldı. Burada Simon Stevin ile askeri mühendislik çalıştı ve ileri matematik bilgisini burada geliştirdi.
Dordrecht kurucusu Isaac Beeckman ile tanıştı. Beeckman zor bir matematik sorusunun çözümünü Descartes’ın bulmasından çok etkilendi ve ikisi de fizik ve matematiği birbirine bağlayan bir metodun geliştirilmesi gerektiği konusunda hemfikir oldular.

10 Kasım 1619’u 11 Kasım’a bağlayan gece Descartes bir düş gördü. Bu düş, onun bundan sonraki yaşamını etkileyecekti. Düşünde kutsal bir ruh vardı Descartes’ın. Bu kutsal ruh ona yeni bir felsefe ile ilgili üç imge gösterdi. Rüyadan uyandığında analitik geometriyi formüle etmişti ve matematiksel metodu felsefeye uygulama fikrini bulmuştu. Gördüğü imgelerden biri olan bilim arayışı onun için gerçek bilgelik arayışıydı ve hayatındaki çalışmalarının merkezi bir kısmıydı. Descartes ayrıca gerçeklerin birbiriyle bağlantılı olduğunu açıkça gördü, yani temel bir doğru bulmak ve mantık ile ilerlemek tüm bilimlerin yolunu açacaktı. Bu temel gerçeği Descartes kısa süre sonra buldu “düşünüyorum”.

1622’de Paris’e dönen Descartes, Metot üzerine ilk makalesi “Aklın Yönetimi İçin Kurallar”ı Paris’te iken yazdı.

1626-27’de usta sanatkar Ferrier ile gözlük camlarını yontma denemeleri yaptı. İnatçı mühendis Villebresieu ile de birçok optik araştırması yaptı. Yine 1627’de 1627’ de Berulle kardinali ve papa temsilcisi Bagni’nin bulunduğu bir konferansa katıldı. Burada Kardinal Bérulle onu kendi yeni felsefesini yazmak konusunda cesaretlendirdi.

1628’de Hollanda’ya döndü ve 1649’a kadar burada yaşadı. Hollanda’da Franeker Üniversitesi’ne başladı, burada da matematik ve astronomi alanında çalıştı.

Amsterdam’da bir hizmetçi kız olan Helena Jans van der Strom ile ilişkisi oldu ve bu ilişkiden Francine isimli bir kız çocuğu dünyaya geldi. Kızı doğumundan beş yıl sonra vefat etti. Descartes, döneminin çoğu ahlakçısından farklı olarak duygu ve tutkuları savunuyordu bu yüzden kızının ölümüne son derece üzüldü. Bu üzüntüsünü şu sözleriyle belirtti:

“Gözyaşı ve acı sadece kadınlara özgü değildir.”

Amsterdam’da çeşitli yazılar yazan Descartes 1633’te evrenin sonsuzluğunu ve dünyanın dönmesini savunan ‘Dünya’ adlı kitabının basımına hazırlanırken Galileo, dünya hakkındaki görüşleri yüzünden Roma Katolik Kilisesi tarafından suçlandı. Bu yüzden Descartes, kitabının basımını erteledi. Ancak bu kitap çalışmasının bir kısmını 1637’de üç makale halinde yayınladı: Meteorlar, Diyoptrikler ve Geometri. Bu makalelerini şu isim altında topladı:  ‘Yöntem Üzerine Konuşma.’

Descartes hayatı boyunca matematik ve felsefe konusunda çalışmalar yayınlamaya devam etti.
1641’de metafizikle ilgili Latince bir çalışma yayınladı: ‘İlk Felsefe Üzerine Düşünceler’.
Bunu 1644’te yayınladığı, İlk Felsefe Üzerine Düşünceler ve Yöntem Üzerine Konuşma’nın bir tür sentezi olan ‘Felsefenin İlkeleri’ takip etti.
1643’te Utrecht Üniversitesi’nde felsefe yasaklanmıştı ve Descartes Bohemyalı Prenses Elisabeth ile uzun süren genelde ahlaki ve psikolojik konular üzerine olan yazışmasına başlamıştı. Bu yazışmayla alakalı olarak, 1649’da, Prenses’e ithaf ettiği ‘Ruhun Tutkuları’ adlı eserini yayınladı. 

Felsefenin İlkeleri’nin Abbot Claude Picot tarafından hazırlanan Fransızca çevirisi 1647’de yayımlandı. Bu basımı da Descartes Bohemyalı Prenses Elisabeth’e ithaf etti.
Önsözde Descartes doğru felsefenin bilgelik kazanmanın yolu olduğunu anlattı ve bilgeliğe ulaşmak için dört sıradan kaynaktan bahsetti ve sonunda bunların daha kesin bir beşincisi olduğunu söyledi, asıl sebepleri aramak.

René Descartes 11 Şubat 1650’de İsveç’te, Fransız büyükelçisinin evini ziyaretinde öldü. Ölüm sebebinin zatürre olduğu söylendi. Filozofun son sözü ise şu oldu:

“Ey ruhum, gitme zamanı geldi.”

YÖNTEM ÜZERİNE KONUŞMA(1637)

Bu eser, Descartes’ın üç makalesinin birleşimi ile oluşturuldu: Meteorlar, Diyoptrikler ve Geometri.

Descartes, eserinde, hakikate ulaşmak için kuralları ve ilkeleri konulmuş bir yöntem arayışına girilmesini ve hakikati yöntemsiz aramaktansa hiç aramamayı yeğlemek gerektiğini savunur.

17. Yüzyıl felsefesinin yöntemini belirlemede asıl kusur, yöntem olarak neye başvurulacağının bilinmemesiydi. Descartes, işte bu yöntemi anlatmaya çalışır.

Descartes, gerçeği arayanın yaşamında bir kez tüm nesnelerden gücü yettiği ölçüde kuşku duyması gerektiğini söyler. Bu yargının devamında haklı olarak bunca yanlışın ve kuşkulu bilginin nedeninin ne olabileceğinin sorgulamış ve bunca yanlışın nedeninin insan aklı olamayacağını düşünmüştür.
Çünkü sağduyu (akıl) dünyanın en iyi paylaştırılmış şeyidir. Yanlışın nedeni akıl değilse nedir?
Doğru bilgiyi edinmeyi sağlayacak yöntemin bulunmamasıdır. Çünkü sağlam zihne sahip olmak yeterli değildir; asıl olan onu iyi kullanmaktır.
Öyleyse insanlara yetilerini başarıyla kullanmalarına olanak tanıyacak yol gösterecek ve doğru bilgiye ulaşmak için izleyecekleri adımları, ilkeleri ve kuralı belirten bir yönteme gereksinim vardır.

Bu yöntemi bulmak için mantık, geometri ve cebiri inceler. Ancak bunların amacına tam olarak hizmet edemeyeceğini anlar. Fakat bu incelemeleri esnasında Bilinen değerlere a,b,c bilinmeyen değerlere x,y,z harflerinin verilmesini ve Kartezyen koordinat sistemini bulur. Zaten Kartezyen koordinat sisteminin adı Descartes’ın adından gelir.

Descartes ilmin amacının insanı tabiatın hakimi yapmak olduğunu söyler. Bilgiye ulaşmak için akla ihtiyaç vardır. Aklın, işlemlerini doğru olarak kullanmasını sağlayacak yöntemin ise dört kuralı olduğunu belirtir:

  1. Kuralı Apaçıklık; Bu kural “öyle olduğu açıkça bilinmeyen hiçbir şeyi doğru olarak kabul etmemek” gerektiğini anlatır. Aklın doğal işlevinin apaçık olarak sezilen ve ondan karmaşıkların bilgisini çıkarsamak olduğunu söyler Descartes.
    Öyleyse yanlış neden vardır? Bunun sebebi yanılsamalardır.
    O zaman insan her şeyden kuşku duymalıdır ki doğru ve kesin bilgiyi çıkarabilsin. Ve der ki Descartes:
    “Var olmasaydık kuşku duyamazdık. Düşünüyorum, öyleyse varım.”
  2. Kuralı Analiz; İncelenecek güçlüklerin her birini daha iyi çözümlemek için, mümkün olduğunca ve gerektiği kadar çok bölümlemek gerektiğini belirtir Descartes.
    Analiz, bir bütünü analitik bir biçimde olanaklı en küçük ögesine kadar ayırmak anlamındadır ve zihnin gerçeklere ulaşması için giriştiği çabayı desteklemektedir.
    Apaçık olanda zihin hemen derhal sezecek ve o şeyin doğru bilgisine ulaşacaktır ama karmaşık olanda ise onu olabilecek en küçük parçalara bölerken kuşkulu kuşkusuz ayrımı ile kuşku duyulmayana ulaşılacaktır. 
  3. Kuralı Sıralama; En basit ve anlaşılması en kolay nesnelerden başlayıp, yavaş yavaş ve basamak basamak ilerleyerek en bileşik olanların bilgisine yükselmek için, düşünceyi sıra ve düzene göre yürütmek ve birbirleri ardınca doğal olarak sıralanmayanlar arasında bile bir sıra ve düzen varsaymak gerektiğini belirtir filozof.
  4. Kuralı Sayış; Descartes, bu kuralda ulaşılan bilgiyi elde ederken hiçbir şeyin atlanmadığından emin olmak için, eksiksiz sayımlar yapılması ve atılan bütün adımların gözden geçirilmesi gerektiğini belirtir.

İLK FELSEFE ÜZERİNE DÜŞÜNCELER (1641)

Ruh ve bedenin gerçek farkını göstermek amacıyla kaleme aldığı çalışmasında, özellikle, insanın, kaynağından emin olmadığı her şeyden kuşku duymasını ileri sürer.

FELSEFENİN İLKELERİ (1644)

İki bölüm halindeki eserin birinci bölümü İnsan Bilgisinin İlkeleri, ikinci bölümü ise Özdeksel (Ruhsal) Şeylerin İlkeleri olarak açıklanır. Bilgide kesinlik arayışını izlediği bu kitabında hakikate ulaşmak isteyen birinin yapması gereken ilk iş hayatında bir kez de olsa sahip olduğu bütün bilgilerin kaynağı olan her şeyden kuşku duymasıdır.

RUHUN TUTKULARI (1649)

Ruh ve beden ayrımı üzerinden ahlak konusundaki görüşlerini açıklar ve uzuvların hareketinin bedenden, düşüncelerin ise ruhtan kaynaklandığına dikkat çeker.

DESCARTES HAKKINDA NOTLAR

  • Modern felsefenin ve matematiğin babası olarak anılmıştır Descartes
  • Kainat, sonsuzdur. İnsan her şeyin merkezi değildir. İnsan denilen varlık yalnız da değildir, o, bütünün bir bölümüdür. Bu bütün de tek değil çoktur. Aile, devlet, site, cemiyet ve nihayet tüm insanlık… Tek olan, bütüne kendini feda etmelidir. Hususi menfaat, umumi menfaatin önünde ortadan çekilmelidir. Descartes’e göre en yüksek, tam ahlak budur.
  • Fizik Tanrı’nın koyduğu kanunlara dayanmalıdır Descartes’a göre. Ve o kendi felsefesine fizik adını vermiştir.
  • Ona göre matematikteki kesinlik, akılcı kesinliğin en güzel örneğidir, duyularsa aldatıcıdır.
  • Descartes’ın en büyük amacı dünyayı gezmektir çünkü evrenle ilgili somut bilgilere ulaşmak istemiştir.
  • Descartes, bedenini geri planda tutmak için sürekli siyah giyinmiştir.
  • Descartes’a göre hayvanlar ve bitkiler ruha sahip değillerdir otomattırlar.(maddesel töz) Filozofun bu görüşü, insanların da ruha sahip olmadığını söyleyen materyalizmin ortaya çıkış sebeplerinden biridir.
  • Etten ziyade meyve sebze yenirse üç dört yüzyıl yaşanabilir demiştir Descartes.
gtag('config', 'AW-802439404');