Milattan sonra 50-60 yıllarında Frigya’nın Hierapolis şehrinde, bugünkü Denizli yakınlarında bir kentte doğan Yunan filozofu Epiktetos, köle olarak doğmuş olup, daha sonra Roma’da imparator Neron tarafından azat edilmiştir. Roma’dayken, felsefe okuma imkânı bulmuş olan Epiktetos, özgürlüğüne kavuştuktan sonra felsefe öğretmenliği yapmıştır. Domitianus’un tüm filozofları Roma’dan kovması üzerine, o da Nikopolis’e gitmiş ve Stoik felsefe ilkelerini öğretmeye başlamış. Yokopolis’te ise vefat etmiştir.
Stoik Felsefe ya da bilinen adıyla Stoa Felsefesinin temsilcilerinden olan Epiktetos, felsefesinde Tanrı’ya güvenmek, vicdan sesini dinlemek, insanların kardeşçe yaşamaları esasına dayanmaktadır. Arkasında hiçbir yazı bırakmayan Epiktetos, çağında büyük bir etki bırakmıştır. Felsefesi, onu seven öğrencisi Flavius Arrianus tarafından o öldükten sonra kitap haline toplanmış ve böylece felsefesi hakkında bilgi edinmek mümkün olmuştur.
Yukarıda da felsefesinden kısaca bahsedilen Epiktetos, Düşünceler ve Sohbetler’de irade üzerinde durmuş ve irademiz altındaki olay ve durumları kontrol edebileceğimizi, irademiz altında olmayan olay ve durumlar ise kontrol edemeyeceğimizden bahseder. Bu yüzden de kontrol edemeyeceğimiz olay ve durumlar için üzülmek yerine, kontrol edebildiklerimize odaklanmamızı öğütler. Diğer konularda ise, Tanrı’ya güvenmemizi ve her şeyi oluruna bırakmamızı söyler. Kitabın birçok yerinde insanların ölümlülüğü ve eşyaların geçiciliğinden bahseder ve fazla bağlanmamızı, kaybetmemiz halinde çok üzülmememizi söyler. İnsanın birçok durumda vicdanını dinlemesi, erdemlerin rehberliğinde ahlaki bir hayat sürmenin gerekliliğine vurgu yapar. Böyle bir hayat, aynı zamanda bize huzur ve mutluluk getirecek, istenmeyen durumlardan mümkün mertebede en az zarar veya etkilenme ile çıkacağız.