Bu kitap Filozof Delia Steinberg Guzman’ın öylesine bir eseri daha değil, isminde belirtildiği gibi “YAŞAM İÇİN FELSEFE” dir.

Yazar, kısa ve kesin açıklamalarla, günümüzdeki alışılagelmiş felsefe tanımından uzak, evrim için, inşa etmek için ve daha iyi yaşamak için zamansız bir felsefeden bahseder. Bizi “aktif bir felsefe” ye davet eder. Başka bir deyişle bu, salt zihinsel olarak soru sormak ve yanıt vermek anlamına gelen bir felsefe değil aksine yanıtları yaşamamıza yardım eden bir felsefedir.

Yazar “Eğer yanıtlar, acılarıma ilaç ve sorunlarıma yanıt olmayacaksa onlara ne gerek var?” diye sorar. Sanırım tam da burada bu kitabın en büyük farkı ve anahtarı bulunur çünkü felsefe sorunlarımızı çözmede bize yardımcı olmayacaksa bir tür zihinsel alıştırma olmaktan öteye hiçbir zaman gidemeyecektir.

Şüphesiz bu ince ancak büyük kitap, içinde barındırdığı bilgeliği ve pratik tavsiyeleriyle kendi içsel dağının doruklarına tırmanmaktan yorgun düşmüş bedenlere ama mutlu ruhlara sahip maceraseverlerin yanlarından ayırmayacağı bir başucu rehberine dönüşecektir.

Aşağıda Yaşam İçin Felsefe kitabımızdan derlenmiş alıntıları bulacaksınız.

Felsefe, bilgiye duyulan aşktan, bilgelik arayışından başka bir şey değildir… ‘Bilgeliğe duyulan aşk’ kavramı, klasik felsefenin aksine klasik tarzda felsefenin kökenine dayanır… Klasik felsefe bizi belli bir zaman ya da dönemle sınırlar. Klasik tarzda felsefe, her kültürü klasik bir döneme, altın bir çağa, gelişimlerin doruk noktasına ulaştıran bir yaşam şeklini ifade eder. O, tüm kültürlerin bu çok özel ve ileri noktaya ulaşmasını sağlayan ortak paydaları aramakla ilgilidir.”

Delia Steinberg Guzman

“Altın çağına ulaşmış bütün kültürlerde, felsefe âdeta devasa bir yelpaze gibidir, açılır ve her şeyi kucaklar, çözümler, yanıtlar ve insan aktiviteleri için kanallar bulunmasına yardım eder. Klasik tarzda felsefe, içimizdeki klasik ruhu, daha üst bir unsuru, altın kıvılcımı uyandırır. Klasik tarzda felsefe, büyük soruların ve aranması gereken yanıtların felsefesidir.”

“Zamansız felsefe, modaya uygun olmadığı gibi hiç kimseye de ait değildir… Bir sorumuz varsa ve bize bir yanıt sunuyorsa, o yanıtı uygulamaya geçirebilmemiz gerekir. Eğer bu yanıtla herhangi bir şey yapamayacak, yanıt aklımızın ötesine geçemeyecek, problemlerin ya da zorlukların üstesinden gelmemizi sağlamayacaksa neye yarar ki? İşte bu yüzden, uygulanabilir ve zamansız bir yaşam için felsefedir bu. Aradığımız felsefe de bu felsefedir.”

 “Filozof olmakla, felsefe çalışmak aynı şey değildir. Hissetmediğimiz, sevmediğimiz bir felsefenin anlamı nedir? Bizi harekete geçirmeyen, kalbimize dokunmayan bilgi ne işe yarar?.. Düşünmemiz, hissetmemiz ve eyleme geçmemiz, düşündüğümüz, hissettiğimiz ve yaptığımız şeylerle uyum içinde olmamız gerekir. Bu üç unsur arasında uyum sağlandığında filozof oluruz çünkü felsefe çalışmak ile filozof olmak arasında çok büyük bir fark vardır.”

“Daha iyi bir dünya ve kendi varlığını inşa etmek isteyenler için önerdiğimiz şey felsefedir. Kendimize bahşedeceğimiz en büyük onurun bu olduğunu düşünüyorum. Eğer herhangi bir onur ya da ünvan peşindeysek bu kendimizin ve yaşadığımız toplumun inşacıları olmanın onuru olmalıdır. Böylece, kendimizi ve yaşadığımız dünyayı daha iyi bir hâle getirebiliriz.”

 “Her gün hata yapmak, buna rağmen yeni bir yolu fetheden birinin neşesiyle en baştan başlayabilmek için eyleme geçmeyi öğrenmeliyiz. Ama hepsinden önemlisi, hatalarımıza ve hayal kırıklıklarımıza rağmen bir şeyler yapmalı, içimizdeki ve dünyadaki bir şeyleri harekete geçirmeliyiz… Kendine sık sık ne öğrendiğini ve bildiğini sor. Eylemlerini tartarsan kendin için yanıtlar da bulabilirsin.”

“Olmak istediğimiz kişiye dönüşmek için öz güveni geliştirmeli ve kendimize güvenmeliyiz. Bu, zorluklar karşısında yenilgiyi kabul etmemek ve yapmak istediğimiz şeylerle ilgili başarısızlığa uğrayabileceğimizi düşünmemek anlamına gelmez. Aksine, her yeni durumun gerektirdiklerini kararlılık ve neşeyle kucaklamalı ve hepsine hak ettiği önemi vermeliyiz; doğal bir şekilde başarı ardından gelecektir.”

“Hayaller ve gerçekler arasındaki mesafe, fikirler ve eylemler arasındaki mesafeyle aynıdır. Hayaller ve gerçekler bir terazinin iki kefesi gibidir. Bu kefeleri dengede tutmak gerekir ki daha az acı ve daha az hatayla ama daha fazla neşe ve zaferle yaşamda ilerleyebilelim.”

“Yapabilirim! Evet, yapabilirim!.. Öğrenmeyi kapsayan her şeyde olduğu gibi deneme – yanılma ve hataları düzeltme yoluyla çalışmalıyız. İçimizde uyuyan küçük güçler kendilerini göstermeye başladığında, yapabilirim duygusunu hissetmek ne kadar da güven verici! ‘Yapabilirim, evet yapabilirim!’ İnsani gizil güçlerimizin ortaya çıkmasını sağlamak için sürekli olarak kendimize tekrarlamamız gereken cümle budur.”

“Hata yapmaktan korkup hareketsiz kalmaktansa, eylem içindeyken hata yapmak daha iyidir. Hata yapanlar, harekete geçen, hareketin ve ilerlemenin egzersizini kendi içinde uygulayanlardır. Onlar, ataleti yenen ve korkuyla savaşanlardır. Dahası, zamanla, hangi kararların en iyi ve en doğru olduğunu ayırt etmek için zekâyı geliştirirler.”

“Kendimize ‘yaşam nedir’ diye sorduğumuzda yanıt ‘enerji’ olur. Kendimize ‘aşk nedir?’ diye sorduğumuzda da yanıt ‘enerji’ dir. Dolayısıyla yaşam enerjidir, yaşam aşktır. Yaşamın olduğu yerde birlik vardır. Yaşamın olduğu yerde birbiriyle yakınlaşan, birbiriyle birleşen ve uyumlu hâle gelen şeyler vardır.”

“Hepimizin yerine getirmesi gereken kendi sorumlulukları var ve bunlar, soğuk ve acımasız bir şekilde insanları incitmeden yerine getirilmelidir. Yapmak zorunda olduğumuz ve büyümemiz için gerekli gördüğümüz şeyi yaparsak, başkalarına verdiğimiz zarar, tembellik ve duyarsızlığa teslim olarak kendimize verdiğimiz zarardan daha büyük olmayacaktır…”

 “Bizi dönüştüren şey bilgi değil, bildiklerimize dayalı olarak gerçekleştirdiğimiz eylemlerdir. Duygular da bizi değiştiremez ama onları uygun bir şekilde ifade etmeyi öğrendiğimizde değişiriz…”

“Gönüllü çalışma genellikle yanlış bir şekilde zor, yorucu ve zorunlu bir iş ile ilişkilendirilir.  Aslında, gönüllü çalışma bir insanın gerçekleştirebileceği en özgür harekettir. Gönüllü çalışarak verme ihtiyacımızı ifade eder ve bunu neşeyle, sağlıklı bir adanmışlıkla ve cömertlikten kaynaklandıkları için en değerli eylemlerimiz olduklarının bilinciyle yaparız.”

“Bilgeliğe ulaşmak için bilmediğimiz birçok yoldan geçmeli, deneyimlerin balta girmemiş ormanlarında kendimize yol açmalıyız. Korkup geri çekilmek ve bilinmeyenle yüzleşmekten kaçabileceğimizi zannetmek, hayatın kaçınılmaz yönünü takip etmek zorunda kalacağımız anı ertelemekten başka bir işe yaramaz…”

“Yıldızlar bize, göreceli olan boyutlarımızı gösterir. Ne büyük ne de küçük. Biz de onlar gibiyiz, nasıl göründüğümüz bize bakana göre değişir.”

“Hayatımla ne yapmak istiyorum? Bu çok temel bir sorudur. Bu konuya ilişkin net bir fikrimiz yoksa herhangi bir zafer kazanmayı umabilir miyiz?”

“Yaşam kişisel olsun veya olmasın insanoğlunun çektiği acılara kendini eğlendirmeye karar vermiş Tanrı’ nın zalim bir şakası değildir. Yaşam, bir enerji akımıdır ve bu enerji, kendi deneyimlerimizi tamamlamak için binlerce farklı yolla kendimizi ifade etmemizi sağlar… Tezahür etmiş bu dünyaya gelmek ve başka boyutlar için bu dünyayı terk etmek bir şaka değildir.”

 “Başkalarıyla uyum içinde birlikte yaşamayı beceremeyen kendisiyle de uyum içinde yaşayamaz. Başkalarıyla çalışırken yapamadığını, kendisi için de yapamaz.”

“Kalp, bizim orta noktamızı temsil eder: O, duygusal plan ya da duyguların kendisi olmayıp duygulara sahip akıl ya da düşüncelere sahip duygudur. Kalp bize ‘can veren’ ruhtur…”

gtag('config', 'AW-802439404');