Doğanın, birlik yasasını insanın teklik arzusuna kaptırmak; yine doğanın döngüselliğinde, kendini yok etmeye götüren ilk titreşimdir.
🌟 Uyum söz konusu olduğunda, ilk olarak kişi uyum sağlayacağı şeyi tanımalıdır. Bu metni okumaya gelen siz değerli okuyucularımız da muhakkak doğaya uygun yaşamak için bir referans arayışıyla buraya geldiniz. Ve hoş geldiniz…
Az önce ilk adımımız doğayı tanımaktır dedik ancak birazdan değineceğimiz birlik yasasına göre insan ve doğa zaten aynı cevapların farklı tezahürleri olarak doğanın, insandan farklı olmadığına, onu tanımak için yaşam döngümüze gözlerimizi çevirdiğimizde yahut doğanın olağan döngüsünü izlediğimizde, şahit olacağız.
Plotinus, yaratımın, Mutlak Bir’in (Tanrının) taşması sonucu gerçekleştiğini söyler. Var olan her şey birlik içindedir, birbiriyle bağlantılıdır. Gerçekleşen her eylem evrenin kolektif bilincini etkiler. Yol kenarındaki bir ot, dünyanın öbür ucundaki bir insan, kutuplardaki buzullar, bir çöl faresi, Satürn gezegeni ve sen, bir özün parçasısın. Ve burada yapılan en küçük hareket, dünyanın öbür ucundaki sonucun etkeni olabilir. Ve aynı şekilde çok uzaklarda gerçekleşen bir hareket de bizi etkileyecektir.
Birlik yasasını kavramak empati, yardımseverlik, sorumluluk, duyarlılık, ihtiyatlı davranmak, nezaket gibi erdemleri ortaya çıkaracaktır. Birlik anlayışından uzaklaşmak ise ötekileştirmeyi beraberinde getirir. Var olanı reddetmek ise bizi yalnızlaştırmaktan başka bir işe yaramaz.
Birlik yasasını daha iyi anlamak için size küçük bir örnek vereyim; Vücudumuz, iskeletiyle organlarıyla kaslarıyla derisiyle damarlarıyla kısacası her bir parçasıyla bir bütünü oluşturur. Bu parçalardan herhangi biri tek başına yaşayamadığı gibi vücuttan çıkarıldığında da bütünlüğün dengesini bozarak hastalıklara, sakatlıklara sebebiyet verir. Doğayı canlı bir vücut olarak ele alırsak, en küçük hücrelerinden olan biz doğadan ayrı yaşayamayız. Zira doğanın sunduğu oksijen olmasa muhakkak bize kadar gelen bir canlı nesli de olmayacaktı. Peki bizim verdiğimiz zararlar doğaya hiç etki etmiyor mu? Elbette ve ne yazık ki ediyor… Ozon tabakasındaki delinme, küresel ısınma, nesilleri tükenen hayvanlar ve bitkiler ve daha yüzlerce sorun…
🤩Doğayı hasta ve sakat bırakan bütün bu sorunların etkeni olabildiğimiz gibi çözeni de olabiliriz.
Doğa uzun vadede kendini toparlayabiliyorsa, doğanın bir parçası olan bizler de tüm canlılığımızla ona yardımcı olabiliriz. Bunu nasıl yapacağımıza bir sonraki “Sürdürülebilir Bir Yaşam” yazımızdan ulaşabilirsiniz.
🎶Doğadaki her şey bir müzik frekansı gibi titreşir. Bu frekanslardan en uyumlu olanları da birbirini çeker. Yani harikulade bir müzik yapmak için en uygun notaları seçmek isteyecektir doğa. Titreşim azaldıkça müzik yavaşlar ve müzik bittiğinde yok oluş başlar. En güzel titreşimin, ritimli, olduğu yerde kalmayan, rastgele değil bir devinimle, doğru duyguyu yahut sonucu veren bir nota olması istenir. Böyle oluşturulmuş her nota doğanın mükemmel senfonisine dönüşür… Size küçük bir ipucu, en güzel nota sevgiyle yapılan dokunuşlarda gizlidir. 🙂
İşte tam bu gizli ve derin öğretiden sonra devreye etki tepki yasası girer. Bu bildiğiniz gibi ‘ne yaşatırsanız onu yaşarsınız.’ demektir. Hayat bir oyundur. Kimilerine göre imtihan dünyası kimilerine göreyse mayanın oyunları… Ne yaparsanız karşılığında onu alırsınız. Sokağınıza çöp atarsanız kirli bir sokaktan geçiyor olursunuz. Nefret beslerseniz kötülük görürsünüz eğer severseniz, mutluluk…
Çünkü her şey özüne döner. Yani “Var olan her süreç döngüsel bir yol izler ve kendi gelişimini tamamladığında başlangıç noktasına geri döner.” (Martin Hill)
Bu döngüye doğadan örnek verecek olursak; oksijen döngüsü, azot döngüsü, su döngüsü, karbon döngüsü, gece-gündüz, mevsimler… döngüsellik yasasının doğadaki tezahürlerinden bazılarıdır. Örneğin ilkokulda öğrendiğimiz su döngüsü, yeryüzünde sıvı halde bulunan su buharlaşarak gaz haline geçer, atmosferde yoğunlaşarak tekrar damlalar halinde yeryüzüne düşer. Yağmur sularının bir kısmı yeraltı sularına karışarak hareket eder ve tekrar yeryüzüne çıkıp döngüsüne devam eder. İnsan da doğar, doğurur. Öldürür ve ölür. Bu da onun döngüsüdür. Ancak neyi doğuracağına ve neyi öldüreceğine doğru karar veren insanlar kendi döngüsünü güzelleştirebilir… Ve unutmayın ki, burada da kilit nokta sevgidir…
Konumuzun özüne dönersek, doğa ve insan birdir. Her şey titreşir ve ritim etkili bir devinim ile sağlanırsa döngüsellik tamamlanır.
Doğa/Evren yasalarından konu aldıklarımız ve tanımlarına genel olarak değinecek olursak:
Birlik Yasası; Her şey birbiriyle bağlantılıdır.
Aydınlanma ; Gerçekler vardır ama onları görünür kılmak için entellektüel ya da ruhsal bir ışığa ihtiyaç duyarız.
Ayırdetmek; Doğadaki tüm şeyler birbirinden farklıdır. Mutlak olarak eşit olan iki şey yoktur.
Organizasyon; Herşey organize bir şekildedir.
Nedensellik; Tüm şeyler gelecek olanın nedeni, geçmiştekilerin sonucudur.
Hayatsallık; Kısıtlama olmadan tamamen herşey canlıdır.
Devirsellik Yasası; Herşey devirseldir, gökteki yıldızlar ya da atomun içindeki parçacıklar devirsel olarak
dönmektedirler. Bu devirsellik hayatın sürekli olmasını sağlar ve sürekli bir nabız atışı gibidir.
Buraya kadar geldiğiniz için teşekkürler sayın okuyucu.
🙏Sevgiyle kalın, Doğaya uyum sağlayın…
Doğu ve batı felsefelerini ve kültürlerini incelediğimiz felsefe seminerlerimize katılmak isterseniz de buraya tıklayarak ücretsiz kayıt yaptırabilirsiniz. Bu arada seminer konularımızı incelemek için Felsefe Seminerleri sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Trackbacks/Pingbacks