Geçmişin izlerini taşıdığımız gibi geleceğe de izler bırakıyoruz. 

Bugün yaşadığımız küresel çaptaki birçok sorun geçmişte atılan bilinçsiz, kontrolsüz ve aşırılığa giden gelişmeler(!) sonucu gerçekleşiyor. Ve bugün atacağımız aynı adımlar da geleceğe daha büyük sorunlar bırakıyor.

Bir önceki yazımızda (Doğaya Uygun Yaşamak) bahsettiğimiz etki-tepki, döngüsellik yasaları gereği doğa bizim ektiklerimizi bize sunuyor. Aynı zamanda birlik yasası bize, yapacağımız her doğru hareketin de kelebek etkisi yaratıp çok daha büyük sorunları düzeltebileceğini söylüyor. Biz de bugün yaşadığımız sorunların katlanarak doğayı yok etmemesi için üzerimize düşenleri öğrenip uygulamalıyız. 

16. yüzyıldan itibaren Avrupa’da hızla artan nüfus, tarımdaki gelişmelerle köyden kente yaşanan göçler, ülkeler arası yağmalama hareketleri, sömürgecilik, bilimin gelişmesiyle teknolojinin de gelişmesi gibi birçok sebep sanayi devriminin gerçekleşmesine sebep oldu. Sanayi ya da endüstrinin gelişmesiyle yapılan fabrikalarda faydalı üretim olduğu gibi dolaylı yoldan atık üretimi de başlamış oldu. Atık sular arıtılmadan nehirlere ve göllere karışırken depolanan katı atıklardan sızan sular ise toprağa ve yer altı sularına karıştı. Üretimin ilk aşamasında gerçekleşen bu atıkların yanı sıra son tüketicinin atıkları da geri dönüşüme uğramadığı için doğayı kirletmeye başladı. Üretim sürecinde kullanılan bazı zararlı gazların havaya karışması ile dünyanın fazla ısınmasını engelleyen sera etkisi artarak atmosferde daha fazla enerji birikmesine ve atmosferin ısınmasına yol açtı. Aynı zamanda bu gazlar ile asit yağmurları ve iklim değişiklikleri başladı. Diğer bazı gazların salınımıyla da ozon tabakası incelmeye ve yırtılmaya başladı. Yani endüstri devrimiyle doğaya verilen zarar birden kontrolsüz bir artışa geçti.

Bugün her ne kadar doğayı korumak konusunda daha bilinçli olsak da yakılan ormanlar, arıtılmadan denizlere dökülen atıklar ve bu yüzden ölen hayvanlar ve daha birçok sorun ne yazık ki hala yeterli önlemlerin alınmadığını gösteriyor.

Elbette gelişim her toplum için önemli ve gerekli bir şeydir. Ancak atılan yanlış adımlar toplumların gelişimini sağladığı gibi doğanın gerilemesine yol açar. Bizler büyük resmi görüp küçük de olsa doğru şeyler yapabileceğimize inanıyoruz. Bunun önemli bir yolu olan sürdürülebilir yaşamı benimseyip bireysel olarak doğaya daha az zarar verebilir, etrafımızı bilinçlendirerek daha da büyük değişimlere sebep olabiliriz.

Peki nedir bu sürdürülebilirlik? sorularınızı duyar gibiyim. O halde devam edelim…

Sürdürülebilirliği özetlersek; mevcut kaynakların daha verimli kullanılması, yeni kaynaklar yaratılması, çevreyi korumak ve ekonomik eşitsizlikleri ortadan kaldırmak diyebiliriz. Yani temel bileşenleri, çevreyi korumak, ekonomik büyüme ve sosyal gelişim olan sürdürülebilirlik; doğada ve çevrede bulunan kaynakların tükenebileceğini dolayısıyla ihtiyacımızdan fazlasını kullanmamamız gerektiğini, ekonomik büyüme ile toplum refahı sağlanırken doğaya zarar vermeden gerçekleştirilmesi gerektiğini ve insanların birey olarak neler başarabileceği konusunda daha güçlü olurken sağlık, hayat ve eğitim kalitesinin de yükselmesini içeriyor. 

Sürdürülebilirlik, toplumların ve ülkelerin gelişmesi, çevrenin korunması, kaynakların ekonomik ve verimli kullanılması ve belki de en önemlisi yaşanabilir bir dünya bırakmak için önemli.

Peki bizler nasıl sürdürülebilir bir yaşam inşa edebiliriz? 

Minimal yaşam, gün geçtikçe değer kazanmaya başladı. Ne yazık ki israfa kaçan tüketim anlayışımız da ondan daha hızlı artıyor. Reklamlar, elimizdeki telefonda, bilgisayarda, evden işe ya da okula giderken yürüdüğümüz yolda, kısaca her yerde karşımıza çıkıyor. Çok iyi pazarlama teknikleriyle hazırlanmış bu panolara ya da sitelere bakarken belki ne işe yaradığını bile bilmediğimiz ürünler için ağzımızın suları akıyor. Hiç ihtiyacımız olmayan şeyler için sadece karşımıza defalarca çıktığı ve artık onu beğendiğimize inandığımız için belki cebimizdeki son paraları veriyoruz.

Ancak, tüm bunlar sadece satıcılar daha fazla para kazansın diye uyguladıkları manipülasyonların doğurduğu sonuçlar. Peki dolabımızda aynı renginden iki tane daha olan o gömleğe gerçekten ihtiyacımız var mı?
Hatta neredeyse bir yıldır yüzüne bakmadığımız kıyafetler neden hala orada? 

Sürdürülebilir yaşam için minimalizm, evinizi ferahlattığı gibi zihninizi de rahatlatacak ilk adımlardan biri. Kullanmadığınız giysileri paylaşarak hem ihtiyacı olan birine yardım edebilir hem de sade bir dolaba sahip olabilirsiniz. 

Gereksizlerden kurtulduğumuza göre, ihtiyaç listemizi hazırlayıp alışverişe çıkalım: Kıyafet alışverişimizde daha çok parçayla kombinlenebilir, kaliteli ürünleri arıyoruz. Bunun için ilk kriterimiz markası değil; üretiminde doğaya ve canlılara zarar verilmemiş olması, uzun süreli kullanılabiliyor olması ve estetik zevkimize uygunluğu.  Bu elemeleri yaptığımızda kararsızlıklarımızdan da daha rahat kurtulabileceğiz. 😉

Alışveriş için birkaç tavsiye ile çöpe giden gıdaları azaltalım öncelikle:

 Açken alışveriş yapmanın hazzı bir başka. Ancak doyduğunuzda elinizde yiyemeyeceğimiz kadar malzeme ile yaptığımız yanlışın farkına varıyoruz. Bu yüzden açken alışveriş yapmıyoruz.

 Aynı etki yorgunken de geçerli. O halde yorgun halde de alışverişe gitmiyoruz. 

İhtiyacın olanı belirlersek fazlasını almayız, listemizi hazırlayıp çıkıyoruz.

 İndirimdeki ürünler çok cezbedici olabiliyor. Ancak gerçekten bizim işimize yarayan şey mi girmiş indirime? İndirimlere kanmadan ne eksiğimiz varsa onu alıyoruz.

Poşetler doğada kendiliğinden kaybolmuyor diye almıyoruz da onca ürünü kucağımızda taşıyacak halimiz de yok. En iyisi kendi çanta ya da kabımızla çıkalım alışverişe.

Ve tüm bu rutinleri belli tarihlerde düzene soktuysak işte o zaman her şey tamam…

Sıra yiyeceklerde; Kendi çanta ya da torbamızla çıktığımız alışverişte, elimizde ihtiyaç listemiz rafları dolaşıyor organik ürünler arıyoruz.
Bakliyat gibi kısa sürede bozulmayacak ürünler için toplu alım, bozulabilecek meyve sebze alımlarında da ihtiyacımız kadarını sepetimize ekliyoruz. Plastik, poşet ve tüm geri dönüşümsüz ürünlerden kaçabildiğimiz kadar kaçıyoruz.  Ve haftada bir günü etsiz geçirerek hem sera gazı salınımını hem soframıza gelene kadar tüketiminde kullanılan tonlarca suyu hem de bir canlının hayatını kurtarabiliriz. Elbette bir kişinin bir gün yemediği et için firmalar üretimi azaltmıyor ama yılda 100 kişinin haftada bir gün yemeyerek yılda 5200 canlının ölmesine gerek kalmadığı için üretimde de bir azalmaya gidileceğini biliyoruz. Kim satamadığı ürün için para, zaman ya da emek harcasın ki? 

Şimdi evde yapacağımız birkaç basit, ekonomik ve faydalı uygulamadan bahsedelim: Su yaşam kaynağımız. Peki gereksiz yere kaybettiğimiz sular bizden sonrakilerin yaşamından çalmıyor mu? Şimdi usulca dişimizi fırçalarken, elimizi, bulaşığımızı yıkarken, duş alırken boşa akan suyu kapatıyoruz. Bozulmuş musluğumuzu hemen tamir ediyor ve çok basınçlı musluklardan az basınçlılara terfi ediyoruz. Bulaşıkları makinede yıkıyor, banyoyu kısa tutuyoruz. Ve yılda boşa akan tonlarca sudan tasarruf ediyoruz… Ve elbette üretiminde daha az su kullanılan giysiler, yiyecek ve içecekler tercih ediyoruz.  Tebrikler, gelecekten ihtiyacınız kadarını aldınız. 

Doğa bize binlerce şey sunarken, her gün tonlarca gıda çöpe gidiyor. Üstelik tekrar doğaya faydalı olabilecek şeyler, geri dönüştürülmeden zarara dönüşüyor. Tabağımızdaki organik atıklar, artık yenilemeyecek durumda olsalar da iyi birer gübre olabilirler. Bahçe ya da balkonda yetiştirdiğimiz bitkiler için atık yiyeceklerimizi kompost edebilir ve doğaya katkı sağlayabiliriz.

Artık teknoloji çağındayız ve birçok işimiz mesafe kat etmemizi gerektirmeyecek kadar yakınımızda. Gelen faturalarımız için de ödemeleri internetten yaparak kâğıt israfından kaçınabilir ve enerjimizi tasarruflu kullanabiliriz. Peki bunu kullandığımız ampuller için neden yapmayalım?  Enerji tasarruflu ampullerle faturalarımızı daha da düşürebilir, ışık kirliliğini önleyebilir ve göz sağlığımızı koruyabiliriz. Bunun yanı sıra gereksiz yere yanan ışıklarımızı söndürerek ya da akşamları daha kısa süre lambalarımızı yakarak enerji tasarrufu yapabiliriz. Üstelik bu sayede, her yıl gece yanan ışıklar sebebiyle yönünü kaybeden şaşkın ve göçebe kuşların da hayatını kurtarabiliriz. Enerji tasarrufu sağlayabileceğimiz bir başka yöntem de neden hala prizde takılı olduğunu bilmediğimiz fişlerimizi esaretinden kurtarmak. Hadi şarjı dolan telefonunuzun fişini prizden yavaşça çekin. 

Doğaya bir başka zarar veren şey de pillerdir. Şarjlı piller kullanarak bu atıktan da kurtulabiliriz. Bitmiş pillerinizi de en yakın pil toplama kutusuna atmayı unutmayın.

Perdemizi açarak kışın güneşle ısınabilir, yazın rüzgarla serinleyebiliriz. Klimaları, kaloriferleri gereksiz yere çalıştırmayalım. Eğer çok soğuk bir kış günüyse ve hava alan pencerelerimiz varsa onardıktan sonra daha da çabuk ısınabiliriz. Bu sayede enerji tüketimini de azaltmış olacağız.

Sıra çöplerimize geldi… Çöplerimizi elbette ayrıştırarak çöp kutusuna atıyoruz. Ancak yolda yürürken gördüğümüz onlarca çöp bizim sokağımızı kirletmeye devam ediyor. Hadi onlara da bir el atalım. Mikroplar ve virüsler içinse yanımızda dönüştürülmüş kauçuktan ya da yıkanabilir eldiven taşıyabilir ya da zaten yanımızdan ayırmadığımız dezenfektanımızı kullanabiliriz. 

Şimdi daha temiz bir yerde yaşıyoruz. Ancak daha derin temizlik gerekiyor tabii. Bunun için de sağlığımıza zarar vermeyen, bitkisel, çevre dostu temizlik ve bakım malzemelerini tercih ederek ailemizi ve çevremizi koruyabiliriz. 

Geleceğe belki de birkaç yıl daha yaşanabilir bir dünya bırakabilirsin. Seni bu yolda attığın her adım için tüm kalbimizle kutluyoruz. Sürdürülebilir yaşam yolculuğunuzda bir yıl sonra nereden nereye ulaştığınızı görmek için, yukarıda okuduklarınızın ne kadarını uyguladığınızı yorumlara yazarak kendinizi puanlayın.

Daha sağlıklı bir dünya dileğiyle huzurla kalın…

Aktiffelsefe Araştırma Grubu


Doğu ve batı felsefelerini ve kültürlerini incelediğimiz felsefe seminerlerimize katılmak isterseniz de buraya tıklayarak ücretsiz kayıt yaptırabilirsiniz. Bu arada seminer konularımızı incelemek için Felsefe Seminerleri sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılarımız:

gtag('config', 'AW-802439404');