Farabi ve İdeal Devlet

Farabi kimdir? İslam dünyasına ve siyaset felsefesine nasıl katkılarda bulunmuştur? Farabi ‘nin erdemli şehiri ve ideal yöneticisi nasıldır? Farabi ‘nin varoluş ve insan ruhu hakkındaki düşünceleri nelerdir? Tüm bu soruları ve daha fazlasının cevaplarını yazımızda bulabilirsiniz. Keyifli okumalar dileriz.

Farabi 870-950 yılları arasında yaşamış bir Türk-İslam filozofudur.

Ayrıca Muallim-i Sani (İkinci Öğretmen) olarak da bilinir.

Farabi, klasik Yunan felsefesi ile İslam’ı birbiriyle uzlaştırmaya çalışmış olan ilk filozoftur. Bu bakımdan, Platoncu-Aristotelesçi bir görüş sergilemiştir. 

Farabi’ye göre felsefeye çok önem verir. Her şeyden önce felsefe İslam’ın en üstün, en doğru, en mükemmel anlama biçimi ve seviyesidir.

Bu bağlamda daha çok siyaset felsefesi üzerine çalışmış hatta İslam felsefesinde siyaset felsefesinin kurucusu olarak kabul edilmiştir.

Farabi ve El Medinetü’l Fazıla (İdeal Devlet)

İdeal devletin nasıl olması gerektiği konusunda düşünmüş, sonuç olarak düşüncelerini El Medinetü’l Fazıla (İdeal Devlet) adlı eserinde dile getirmiştir. 

İdeal Devlet adlı eserinde, Farabi, önce birtakım felsefi analizler yapmış, daha sonra devlet kavramına açıklık getirmeye çalışmıştır.

Bu kapsamda, ilk var olan hakkında düşünceler ileri sürmüş, göksel cisimlerden bahsetmiş, ruhun yetilerini belirtmiş, insan bedeni hakkında yorumlar yapmıştır. Bu bilgilerden yola çıkarak da daha sonrasında devletin oluşumunu anlatmıştır. 

Farabi ve İlk Var Olan

Farabi, ilk var olanın Tanrı olduğu hakkında bir yorum yapmamıştır. O sadece, var olanlar dünyasının gerçekçi bir açıklamasını yapmıştır.

Başka bir deyişle ona göre; ilk var olan, diğer tüm var olanların nedenidir ve her türlü eksiklikten uzaktır. Bu nedenle, o en üstün varlıktır ve diğer tüm varlıklardan önce gelir.

O; bil kuvve varlığa sahip değildir, bu nedenle herhangi bir biçimde var olması mümkün olamaz.

Bundan dolayı ezelidir, ezeli olmak için kendisini varlıkta kalıcı kılacak herhangi bir şeye ihtiyacı olmaksızın özü bakımından daimi olarak vardır. Diğer tüm varlıklar ise ilk var olanın taşmasından meydana gelmiştir.(Südur teorisi)

İlk var olanın herhangi bir biçimde maddesi olmadığı için, tözü bakımından bilfiil akıldır.

Çünkü suretin akıl olmasına ve bilfiil düşünmesine engel olan şey bilfiil maddedir. Bir şey varlığında maddeye ihtiyaç duymadığı zaman bilfiil akıl olur.

Dolayısıyla da ilk var olanın maddesi olmadığı için o yalnızca akıldan ibarettir. Faal akıl ilk sebebin yani ilk var olanın varlığından çıkmıştır. 

Farabi, ilk var olanın açıklamasından sonra göksel cisimler hakkında bazı bilgiler vermiş daha sonra ruhun kuvvetleri hakkında düşüncelerde bulunmuştur.

Farabi ve İnsan Ruhu

Farabi’ye göre insan ruhunun farklı kuvvetleri söz konusudur. Ancak temelde ruh tektir ve bölünemez, kısımlardan meydana gelemez.

Bu çerçevede akıl da ruhun “akıllı” kısmını oluşturur.

Ruhun ana kuvvetlerinin sayısı beştir. Bunlar şu şekildedir:

  1. Besleyici kuvvet
  2. Duyusal algı kuvveti
  3. Tahayyül kuvveti
  4. Akıl kuvveti ve arzu
  5. İsteme kuvveti

Bu kuvvetler arasında hiyerarşik sıralamaya giden filozof, amir kuvvet olarak besleyici kuvveti göstermiştir.

Farabi ve İnsan Bedeni

Daha sonra insan bedeni hakkında yorumlar yapan Farabi, organlar arasında da hiyerarşik sıralamaya gitmiştir.

Buna göre amir organ kalptir. İkincil amir organ ise beyindir.

Tüm organlar kalbin emirlerine uyarlar. Sonuç olarak hepsi birbirine yardım içinde çalışır.

Farabi ‘nin İdeal Devlet ve İnsan Bedeni Alegorisi

Fârâbî, organizmacı bir görüşten hareketle zihninde kurduğu ideal devlet tasavvurunu en kestirme yoldan, “erdemli şehir-tam sağlıklı beden” kavramıyla izah etmeye çalışır.

İdeal devletle tam sağlıklı beden arasında kurduğu ilişki vasıtasıyla erdemli şehrin tabiatını, sosyal yapı hiyerarşisini, bedendeki organlara karşılık gelen toplumsal kurumların oluşum biçimi ve görev alanlarını her organın diğer organlarla içinde bulunduğu organik ilişkiler çerçevesinde algılar.

Buna göre; her organ gibi devlet birimleri de kendi işiyle meşguldür ve kuvvetler ayrılığı ilkesi geçerlidir.

Devlet kurumlarında ve kurumlar arası ilişkilerde organlar arası ast-üst düzenine dayalı hiyerarşik bir düzen bulunmaktadır. Farklı organların oluşturduğu; fakat bir bütünlük arz eden devlet idaresinde işbölümü ilkesi hâkimdir.

Filozofa göre, her insanın belli ihtiyaçları vardır. Ve bu ihtiyaçlarını yerine getirebilmek içi başka insanlara ihtiyaç duyarlar.

Bundan dolayı her insan, doğası gereği ulaşması gereken mükemmelliğe başkalarıyla bir araya gelerek yardımlaşma yoluyla ulaşabilir. İşte bu bir araya gelişler sonucunda toplumlar oluşur.

Farabi

Farabi ve Erdemli Şehir

Erdemli şehri ise şöyle açıklar Farabi:

Mutluluk erdemli şehrin belirleyicisidir. Amacın mutluluk olduğu bir şehir erdemlidir.

Başka bir deyişle siyasi ve sosyal birliktir erdemli olan. Eğer şehirde toplanmanın amacı mutluluk olmazsa, o zaman şehir erdemsiz olacaktır. 

Erdemli şehir yöneticisine ise ayrı bir önem yükler filozof. Çünkü onu hayat ve hareketin kaynağı olarak görür.

Nasıl ki kalp bedenin hayat kaynağı ve amiridir. Benzer şekilde , yönetici de kalple aynı görevdedir şehirde. 

“Nasıl ki kalp ilk olarak meydana gelirse, daha sonra bedenin diğer organlarının varlığının, onların kuvvetlerinin meydana gelişinin, onların kendilerine has olan varlık sırası içinde ortaya çıkışlarının nedeni olursa ve bu organlardan biri bozulduğunda bu bozukluğun giderilmesini sağlayan kalbin kendisi ise; aynı şekilde şehrin yöneticisinin de ilk olarak varlığa gelmesi, sonra şehrin kısımlarının, bu kısımların iradî melekelerinin meydana gelişinin, onların kendilerine has olan varlık sırası içinde ortaya çıkışlarının bir nedeni olması gerekir. Şehrin herhangi bir parçası bozulduğunda bu bozukluğu giderme vasıtalarını sağlayan da odur.”

Farabi ‘ye Göre Erdemli Şehirin Yöneticisi

Erdemli şehir yöneticisi de herhangi biri olamaz Farabi’ye göre. Çünkü yöneticilik iki şey ile mümkün olabilir:

  1. Yaradılış itibariyle yöneticiliğe yetenekli olunmalıdır.
  2. Yönetici olacak kişi, yöneticilikle ilgili yetenekleri kazanmış olmalıdır. 

Bu özelliklerin yanı sıra başka özelliklerin de olmasını beklemiştir Farabi, erdemli şehrin yöneticisinden:

  • Organları tam ve eksiksiz olmalıdır ki kendi üzerine düşen görevleri gerektiği gibi yerine getirebilsin. O, bu organlarla ilgili bir fiili yerine getirirken kolayca yapabilmelidir.
  • Yönetici, kendisine söylenen her sözü konuşanın amacını ölçerek kolayca anlayabilme yeteneğine de sahip olabilmelidir.
  • Anladığı, gördüğü, duyduğu şeyleri kolayca zihninde saklayabilme yeteneğine sahip olmalı, hemen hemen hiçbir şeyi unutmamalıdır.
  • Çok zeki ve uyanık olmalı, bir şeyle ilgili bir delili gördüğü zaman onun neye işaret ettiğini kolayca sezebilmelidir.
  • Zihninde bulunan her şeyi kolayca ifade edebilme yeteneğine sahip olmalıdır.
  • Bilgi edinmeyi ve öğrenmeyi sevmelidir.
  • Doğası gereği doğruyu ve doğru insanları sevmeli, yalandan ve yalancıdan nefret etmelidir.
  • Yemeği, içmeyi, cinsel zevkler peşinde koşmayı sevmemeli ve onları arzulamamalıdır.
  • Gümüş, altın ve benzeri cinsten dünyevi amaçlar peşinde koşmamalıdır.
  • Yüksek ruhlu olmalı, şerefi, ululuğu sevmeli, ruhunu aşağılık ve çirkin olan şeylerin üzerinde tutmalıdır.
  • Adaleti ve adil insanları sevmeli, baskı ve zulümle hareket eden insanlardan nefret etmelidir. Başkalarına karşı insaflı olmalıdır. Baskıya maruz kalan insanlara acımalı, güzel, asil ve doğru gördüğü şeyleri desteklemeli, adaleti uygulamaya davet edildiğinde onu gerçekleştirmede isteksiz ve inatçı olmamalıdır.
  • Yapılmasını istediği şey konusunda ısrarcı, azimli olmalı, korku ve zaaf göstermeksizin cesur bir şekilde onu gerçekleştirmelidir.

Peki ya İdeal Yönetici Bulunamazsa ?

Farabi bu on iki özelliğin bir insanda toplanmasını da beklememiştir. Çünkü ona göre böyle muhteşem bir insan her çağda yalnızca bir kere gelir.

Bu yüzden de şöyle demiştir eserinde:

Eğer erdemli şehirde böyle bir insan bulunur ve o insan büyüdükten sonra yukarıda zikrettiğimiz şartlardan altısını yerine getirirse veya muhayyile kuvveti aracılığıyla insanları uyarma kabiliyeti dışındaki beş tanesini yerine getirirse, yönetici bir insan olacaktır.
Herhangi bir zamanda böyle bir insana rastlanamazsa, ancak daha önce bu şehirde birbirini aralıksız olarak takip eden bu türden yöneticiler mevcut olmuşsa, bu insanların koydukları kanunlar, kurallar ve adetler benimsenir ve muhafaza edilir.

Farabi

Daha sonrasında ikinci yöneticilerden, erdemsiz şehirlerden, erdemli şehrin insanlarından bahsetmiştir kitabında Farabi. 

Farabi’nin ideal devleti için sonuç olarak kısaca özetlemek gerekirse şöyle diyebiliriz :

İhtiyaçlarını gidererek mükemmelliğe ulaşmak üzere ve yardımlaşmak için bir araya gelmiş insanlar toplumu oluştururlar. En önemlisi bu toplumda tek bir amaç vardır, o da mutluluğa ulaşmaktır.

Bunun için insanlar, tıpkı bedendeki her organ gibi görevlerini yerine getirmelidirler. Nasıl ki bedenimizdeki organlar amir organ kalbi dinliyorlar benzer şekilde , toplumdaki insanlar da ideal özellikleri taşıyan şehrin yöneticisine tabi olmalıdırlar. 

Kaynakça:

  • Farabi. (2020). İdeal Devlet. (Çev. Ahmet Arslan). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
  • Demirel D. (2014). Farabi’nin İdeal Devleti: Erdemli Şehir. Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi
  • Altıntop C. (2016). Ebû Nasr El- Farabî’nin İdeal Devlet Anlayışı. Akademia Sosyal Bilimler Dergisi

Doğu ve batı felsefelerini ve kültürlerini incelediğimiz felsefe seminerlerimize katılmak isterseniz de buraya tıklayarak ücretsiz kayıt yaptırabilirsiniz. Bu arada seminer konularımızı incelemek için Felsefe Seminerleri sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

Aktiffelsefe Araştırma Grubu

İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılarımız:

gtag('config', 'AW-802439404');