Faal Akıl Nedir?

Faal akıl İslam’da insanın düşünme ve bilme gücünü işlevsel hale getiren ve maddi eşyada kuvve(düşünce) halinde, maddi olmayan âlemde fiil halinde bulunan aklî objeleri (ma’kûlat) ona kazandıran ilkedir. 

Faal Akıl İlkesinin Kaynağı

Fârâbî ve İbn Sînâ gibi Meşşâî filozofları İslâm’daki yoktan ve hiçten yaratma ilkesini mantıkî açıdan izahta güçlük çektikleri için tanrı-varlık ilişkisini yani kâinatın meydana gelişini “kozmolojik akıllar nazariyesi” (el-ukūlü’l-aşere) denen ve kaynağını Yeni Eflâtunculuk’tan alan bir teoriyle açıklamışlardır. 

Ayrıca, Aristo’dan beri devam eden bir anlayışa göre, “Birden ancak bir çıkar, yani bir olan Tanrı’dan ancak bir varlık çıkar; birden fazla varlığın çıkması Tanrı’nın zâtında çokluk bulunduğuna delâlet eder” şeklindeki ön yargıdan hareket eden bu filozoflar, varlık mertebelerinde Tanrı ile madde arasına gayri maddî birtakım “mutavassıtlar”(aracı) koyarak bunlara akıl adını vermişler ve onlara üstün ilâhî varlıklar gözüyle bakmışlardır. 

Buna göre Allah’tan feyiz ve sudur(taşma) yoluyla meydana gelen ilk varlık “ilk akıl”dır. Bu ilk akıl her ne kadar sayı bakımından bir ise de kendinde araz olarak bir çokluk vardır. Çünkü o özü itibariyle mümkün, ilk olması itibariyle de zorunlu (vâcip) bir varlıktır. Bu sebeple gayri maddî olan ilk akıl hem kendi varlığını hem de Allah’ı bilir, yani şuurlu bir varlıktır. 

İlk aklın Allah’a nisbetle mümkün varlık olması ve kendini düşünmesi sonucunda ondan ikinci akıl, birinci gök (el-felekü’l-a‘lâ) ve bu feleğin nefsi meydana gelmiştir. Buna göre ilk aklın bu iki yönlü fonksiyonu âlemdeki çokluğun sebebidir. İkinci akıldan üçüncü akıl ve ikinci felek (sabit yıldızlar) ile onun nefsi meydana gelmiştir. Bu sistemle her akıldan bir başka akıl, bir felek ve onun nefsi çıkarak bu mutavassıtlar onuncu akılda son bulmuştur. En üstteki gök ile en aşağıdaki ay feleği arasındaki varlıklara “ikinciler” veya “ruhanîler” denmektedir. Onuncu akla ise “faal akıl” adı verilmiştir.

 Faal Akıl Hakkında Görüş Bildiren Başka Filozoflar.

İbn Bacce açısından insanın en yüksek amacı, bir dizi yetkinlikten, ahlak ve akıl erdemlerinden geçerek düşünülürlerin saf bir tasavvuruna, yani duyusallıktan tamamen soyutlanmış saf düşünülürlere ulaşmaktır.

İbn Bacce Aristotelesçi form terimini geniş anlamda hem duyusal hem de akılsal varlıkları kapsayacak şekilde kullanmıştır. Ruhani (tinsel) terimini ise, cismaniliğe uzak olan veya cismani olana karşıt olan formlar için kullanmıştır. Buna göre en ruhani olan tözler, Faal Akıl ve dairevi cisimleri harekete geçiren tözler olarak anlaşılmaktadır. İbn Bacce düşüncesinde ruhani formlar, hem ruhun iç duyu yetilerinde; ortak duyu, imgelem ve hatırlamada mevcut olan formlara hem de “düşünülürler”e işaret etmektedir. Bu anlamıyla ruhani formların dörtlü sınıflamasına şu sıra ile yer verilmektedir:

Birincisi, dairevi cisimlerin formlarıdır;

İkincisi, Faal Akıl ve kazanılmış akıldır;

Üçüncüsü maddi düşünülürlerdir

Dördüncüsü, ruhun yetilerinde, yani ortak duyu, imgelem ve hatırlama yetilerinde var olan manalardır.

İbn Bacce bireyin iradi eylemleri üzerinde bir role sahip olmadığını düşündüğü için, tamamen gayri maddi olan “dairevi cisimlerin formları”nı konu dışında bırakmıştır. İkinci sınıf olan Faal Akıl ve kazanılmış akıl, gayri maddi olmakla birlikte, onların maddi düşünülürlerle ilişkileri vardır: Faal Akıl maddi düşünülürleri meydana getiren ‘etkin’ neden; kazanılmış akıl onları mükemmelleştiren ‘erek’ nedendir.

İbn Rüşd’e göre faal akıl insanla birlikte vardır ve heyûlânî akılla ittisâl halindedir; fakat insanın ilk yetkinliği sayılan heyûlânî aklı güç halinden fiil alanına çıkardığı için ondan ayrı bir şey sanılmaktadır. Faal akıl, heyûlânî aklın güç halinden fiil alanına çıkarak yetkinleşmesini yalnızca fiil yahut muharrik sebep olarak değil daha çok sûret ve gaye-sebep olarak sağlar. Çünkü her yeni sûret, aynı zamanda daha yetkin bir başka sûreti kabul edecek bir imkânı ifade etmektedir; fakat bu durum sonsuza kadar sürüp gitmez, maddî olmayan bir sûrette son bulur. İşte heyûlânî aklın bu son yetkinliğine faal akıl adı verilmiştir. 

KAYNAKÇA 

Aktiffelsefe Araştırma Grubu


Doğu ve batı felsefelerini ve kültürlerini incelediğimiz felsefe seminerlerimize katılmak isterseniz de buraya tıklayarak ücretsiz kayıt yaptırabilirsiniz. Bu arada seminer konularımızı incelemek için Felsefe Seminerleri sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılarımız:

gtag('config', 'AW-802439404');