Doğu felsefesinin temel kavramlarından olan maya kavramı nedir? Yanılsama felsefede ne anlamlara gelir? Doğu felsefesi okumalarında maya kavramını bilmeden okumalarımız anlamsızlaşacaktır. Bu yazımızda maya kavramını açıklıyoruz. Şimdiden keyifli okumalar.

Herhangi birine gece nedir derseniz gündüzden yola çıkarak anlatmaya çalışır. Aydınlık nedir derseniz karanlıktan, mutluluk ne derseniz üzüntüden başlar. Örnekler çoğalıp gider. Bu da aklımıza “Alemde her şey zıttı ile kaimdir” sözünü getirir. Ne demektir her şey zıttı ile kaim?

Evrende ne varsa hepsi zıttı ile anlaşılır. Aşağı olmasaydı yukarıyı, kötülük olmasaydı iyiliği, karanlık olmasaydı aydınlığı bilemezdik. İkilikten gelen birliktir aslında sözün manası. Biri olmasa diğeri de olmaz. Ve biri diğerinin daima içindedir.
Yin-yang felsefesinden bildiğimiz gibi; siyahın içinde beyaz, beyazın içinde siyah vardır. İkisi iç içedir ve bir bütünü oluşturur. 

Hint felsefesinde de bu görüş desteklenir. Evrende ne varsa zıttı ile birlikte olmuştur. Nerede iyilik varsa, orada kötülük de vardır. Kötülüğün olduğu yerde iyilik de ortadadır. Hayat varsa onu bir gölge gibi ölüm izler. Gülen varsa bir yerde, ağlayan da vardır. Mutlunun yanında hüzünlü de vardır. Çünkü bu dünya iyinin ve kötünün, mutluluğun ve mutsuzluğun bir karışımıdır. Ve birindeki artış öbüründeki artışı zorunlu kılar.
Hiçbiri tek başına bulunmaz çünkü her biri aynı şeyin iki farklı tezahürüdür. İşte bunu söyleyen, bunu tespit eden Hint felsefesindeki Maya kavramıdır. 

Peki insan, iyiliğin olduğu yerde kötülük de varsa neden iyilik yapmak için uğraşsın ki? Eninde sonunda bir kötülük de çıkacaktır ortaya. Hayatımızdan keyif çıkaralım zaman aksın gitsin. Hiçbir iyi şeyin iyi olması için çabalamayalım ne gerek var ki?

Hint felsefesindeki Vedanta görüşü bunu reddeder. Birçok din de öyle. Çünkü insan dünyayı olduğu gibi kabul etmemelidir. Dünyanın ötesine geçmelidir. Bu ancak kemale eren insan için mümkündür. İnsan, arzu ve tutkularından sıyrılıp saf iyiliği seçtiğinde tekemmül edecektir. Kemale eren insan ise Atman(insanda bulunan tanrısal öz) ile Brahman(tanrı)’ın bir olduğunu görecektir.

Dünya dediğimiz şey ise bir yanılsamadan ibarettir. Hint felsefesi buna ‘maya’ der. Yani yaşadığımız bu iyilikler, kötülükler, acılar, sevinçler gerçek değildir. Hakikat bambaşkadır. İnsan yaşama arzusundan sıyrılıp özgürleşme arzusuna sahip olduğunda mayadan kurtulacak ve hakikati bulacaktır.

Peki nedir bu Maya? 

Hinduların kutsal metni Bhagavat Gita’nın 9. bölüm 4. vecizesinde tanrı Krişna(Brahman) der ki:
“Bütün bu evren, Benim tezahür etmiş suretimle(aklımla) Benim tarafımdan kaplanır. Bütün varlıklar Benim içimdedir, fakat Ben onların içinde değilim.”

Maya budur işte. Anlaşılması ne kadar zor farkındayız. Bu yüzden Krişna’nın(Brahman) sözünü ve dolayısıyla mayayı önce Hint filozof Shankara’nın düşünce sistemi ile daha sonra rüya örnekleriyle anlatmaya çalışacağız.

Shankara, düşünce sisteminde bireysel ruh olan atmanın Brahman ile ilişkisi ile ilgili olarak meşhur yılan-ip (urgan) anolojisini kullanmıştır. Gece karanlığında kişinin bir urganı sanki bir yılan olarak görmesi aslında bir yanılsama olup yılanın varlığı, sadece gerçeğin urgan olduğunun fark edilmesine kadar devam edecektir. Aynı şekilde bu örnekteki gerçek varlık olan urganı ‘Brahman’, bir yanılsama ifadesi olan yılanı ise ‘var oluş’ temsil etmektedir. Yılan tamamen gerçek ötesi bir var oluşa sahip değildir ama kısa bir süre var olmasını dahi urgana borçludur.
Bu şekilde insan gerçek bilgiyi elde ettiğinde evrenin Brahman’ın tezahürü olduğu fikrine ulaşır. Yılan-ip analojisinin kullanılmasındaki amaç, Brahman açısından evrenin görüntüsünü (maya) ortaya koymaktır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta; Brahman-evren ilişkisinin tersine çevrilebilir olmadığıdır. Brahmansız evren düşünülemez fakat Brahman var olması için evrene muhtaç değildir.

Brahman kavramı hakkında daha fazla okumak için Hint Bilgeliği : Upanişadlar ve Upanişadlar Üzerine Bir İnceleme yazılarımızı okuyabilirsiniz.

 Rüya örneklerine gelecek olursak, rüyada gördüğümüz her şey bizim aklımızdan kaynaklıdır. Gün içinde bir şey yaşamışızdır onu görüyoruzdur, bir şey düşünmüşüzdür onu görüyoruzdur ya da başka bir şekilde… Her türlü, rüya bizim aklımızın ürünüdür. Rüyada gördüğümüz canlı cansız her varlık ise bizim içimizdedir ama biz onların içinde değilizdir. Onların hepsini hayali olarak yani aklen yaratmışızdır. Eğer biz o varlıkların içinde olsaydık rüyadan uyandığımızda bir parçamız ölmüş olurdu, çünkü oluşturduğumuz rüya evreni uyanmamızla birlikte sona ermiştir.

Daha açık bir şekilde söyleyecek olursak, varsayalım rüyamızda bir arkadaşımız sözleriyle rüyamızdaki bizi sinirlendiriyor ve ağlatıyor. Rüyanın ortamını, bizi üzüp sinirlendiren bu insanı bizim aklımız yarattığı halde o, bizim dışımızdaymış gibi konuşuyor. Aslında o insanlar bizdedir ama biz onların içinde değilizdir. Tıpkı Krişna’nın(Brahman) dediği gibi. Rüyamızdaki insanları biz oluşturduk, bizim ürünümüz ama sanki bizden apayrıymış gibi. Ve bu üzücü rüyadan uyandığımızda diyoruz ki “Oh çok şükür rüyaymış” Uyandığımızda rüyanın gerçek olmadığını fark ediyoruz ama rüyadayken bunun gerçek olmadığını fark etmiyoruz. 

“Hiç gerçek olduğundan emin olduğun bir rüya gördün mü? Ya bu rüyadan hiç uyanamasaydın o zaman gerçek dünya ile rüya arasındaki farkı nasıl ayırt ederdin?” (Matrix filmi)

Biz insanlar rüya içinde bir evren yaratmış oluyoruz. Ve rüya boyunca bu evrenin gerçek olduğunu sanıyoruz. Ta ki uyanıncaya kadar… İşte dünya da böyledir der Hint felsefesi. İçinde yaşadığımız dünyayı gerçek sanırız. Bu mayadır. Gerçek sandığımız dünyanın ötesi vardır. Bu da hakikattir.

Bu dünya gerçek olmadığından iyilik ve kötülük de yoktur. Sadece maya ve mayayı yaratan Birlik vardır. Birlik Brahman’dır(tanrı) maya ise Brahmanın yansımalarıdır. Bu yüzden bize çokluk olarak görünür.

Hint kutsal metinlerinden biri olan Upanişad metinlerinde Tanrı, âlemin özü ve temel prensip, mutlak gerçek olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla Brahman dışındaki tüm evren yanılsama kategorisinde yer almaktadır. İnsanların dünyada yaşadığı sıkıntı ve problemlerin sebebi Brahman’ı hakkıyla bilmemeleri ve Brahman-atman özdeşliğini kavrayamamalarıdır. Yüce gerçeği idrak eden kimse ise her şeyin görüntüden ibaret olduğunu fark ederek kurtuluşa ulaşabilecektir. Dünyadaki kötülüklerin ve insanların sıkıntılarının sebebi onların gerçeği bilmeyişlerinden kaynaklanır. Maya, insanın gerçek konusundaki bilgisizliği ve yanılgılarına delalet eden şeytani bir kavramdır.

Her ne kadar maya gerçek değildir desek de kişi mayanın içinde yaşarken mayayı ciddiye almak zorundadır. Bu, kişinin kendine karşı sorumluluğudur. Ancak bu ciddiye almak mayaya kapılıp gitmek değildir çünkü mayaya kapılıp giderse insan, acıyla karşılaşacaktır. Yalnızca kişinin kendini koruyup temel ihtiyaçlarını giderecek kadar olmalıdır ciddiye almak. Yani, kişi mayanın gerçek olmadığını bilmeli, hakikati aramalı ve onu buluncaya kadar mayanın kurallarına uymalıdır. 

“Çabalarımızı mayanın oyunlarına harcamak ve en büyük umutlarımızı ona bağlamak, acıyı tanımak demektir.”

Maya’nın Oyunları/D. S. Guzman

Bütün bu evrende yaşananlar bir oyundur der Hint felsefesi. Ancak biz insanlar, kendi yaşadığımız perspektiften baktığımızda sevinçler de acılar da gerçektir ve iyiliklerle kötülükler de… Yüksek perspektiften yani tekliğin ve birliğin(Brahman’ın) perspektifinden bakıldığında her şey bir oyun bir yanılsamadır. 

Bu kadar acının yaşandığı bu dünyada her şey bir oyundur demek ağır gelebilir biz insanlara. Bunlar Hint felsefesine hakim olan düşüncelerdir ancak başka birçok görüş de hemen hemen aynı düşünceyi desteklemektedir. Belirttiğimiz gibi, mayanın içinde yaşayan bizler için her şey gerçektir. Asıl mesele bunun geçici olduğunu ve içimizdeki özün(Atman) Brahman’dan bir parça olduğunu kavrayabilmektir. Böylece mayadan kurtulacak ve ölümsüzlüğe kavuşacağızdır. 

“Gerçek olmayandan gerçek olana karanlıktan aydınlığa ölümlülükten ölümsüzlüğe gidelim.”

Asatoma Sadgamaya Mantrası

KAYNAKÇA:

  • Vivekenanda S.(2005) Maya ve Yanılsama. (Çev. Suat Ertüzün). İstanbul: Okyanus Yayıncılık
  • Avcı H. (2019) Vedanta Sistemindeki Maya Ve Avidya Kavramları Üzerine Bir İnceleme.  Din bilimleri Akademik Araştırma Dergisi

Aktiffelsefe Araştırma Grubu


Doğu ve batı felsefelerini ve kültürlerini incelediğimiz felsefe seminerlerimize katılmak isterseniz de buraya tıklayarak ücretsiz kayıt yaptırabilirsiniz. Bu arada seminer konularımızı incelemek için Felsefe Seminerleri sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılarımız:

gtag('config', 'AW-802439404');