“Yaralanmaz olan, darbe almayan değil, darbeden incinmeyendir.”
Seneca’nın Bilgenin Sarsılmazlığı adlı eserinde geçer bu söz. Filozofa göre, sarsılmaz bilge hiçbir darbeden…
Neden sarsılmaz o? Bilge de herhangi bir insan değil midir? Ona kimse haksızlık yapamaz mı? Yoksa haksızlık yapılır da bilge mi tepki vermez?
Seneca’ya göre “Bilge, tanrılara komşudur. Yakın durur. Ölümlülüğü hariç tanrıya benzer.” Çünkü o tüm erdemlerin vücut bulmuş halidir. Sabrıyla, şefkatiyle, gücüyle her daim ayaktadır. Nasıl bazı şeyler ateşle küle dönüştürülemez, aksine alevle sarıldığında bile sertliğini ve şeklini korursa; nasıl bazı sivri kayalar dibe doğru uzanarak denizin gücünü kırar ve sayısız çağ boyunca kamçılanmasına rağmen bu şiddetli öfkenin herhangi bir işaretini göstermezse, bilgenin ruhu da aynı şekilde sağlamdır ve haksızlıklara, darbelere karşı tümüyle güvende olacak kadar gücünü toplamış haldedir.
Bilge kendi ruhunun değerini bilendir Seneca’ya göre. Bu nedenle haksızlık karşısında etkilenmez çünkü haksızlık yapanların ona etki edemeyecek kadar aşağıda olduğunu bilir. Burada kibir değil, aksine şefkat vardır. Haksızlık yapan kişi kötüdür, bilmeyendir, eksiktir, kendine acı verendir ve bilge tüm bunlar karşısında şefkatli, güçlü ve yol gösterendir.
“Kim kendisine ait olmayan bir şeyin kaybından etkilenir?” -Seneca
Ve bilir bilge haksızlıklar, darbeler karşısında hiçbir şey kaybetmeyeceğini. Çünkü onun sahip olduğu tek şey erdemleridir. Erdem özgürdür. Yaralanmaz, hareket ettirilmez, sarsılmaz, bu yüzden darbelere karşı sağlam durur, öyle ki yönü ne değiştirilebilir ne de mağlup edilebilir.
“Temeli sağlam atılmış bir ruhu sarsabilecek kadar güçlü bir silah yapılamaz” – Seneca
Kimse zihnen etkilenmeden haksızlığa uğramaz der Seneca. Hatalardan sıyrılmış, kendisini kontrol edebilen, derin bir sessizlik ve huzur içindeki biri haksızlıktan muaftır. Gerçekten de öyle değil midir? Evet, erdemlerle örülmüş, yalnızca erdemlere sahip birer bilge değiliz belki. Biz aciz insanlar çok şeye sahibiz: Gurura, kibre, eşyalara, paralara ve daha birçok şeye…
Gerçekten sahip olduğumuz tek şeyimiz erdemlerimizken biz onları kaybetmekten değil geçici olanları kaybetmekten korkar dururuz. Birilerinin, varlığımız zannettiğimiz şeylere saldırma ihtimalinden çekiniriz. Halbuki izin vermediğimiz sürece bu mümkün değildir ki…
Birinin bize zarar verişi aslında bizim aczimizle ilgilidir. Korkularımızla, başkalarına olan bağımlılığımızla darbeler alır ve bu darbelerden yıkılırız. Bizim başkalarına verdiğimiz izinler, yüklediğimiz anlamlar ve kendimizin farkında olmayışımızdır bizi yerle bir eden. Karşıdaki küçük büyük zararlar vermeye çalışır bize. Belki bilerek belki hiç istemeyerek… Önemli değil. O yapsın. O ne yaparsa yapsın… Sağlam ruhumuzu nasıl kıpırdatıp dağıtabilir ki? Kendimizin, erdemlerimizin farkına varsak her şey daha iyi olur belki.
İçimizdeki değerlerin farkına varabilmek dileğiyle…
KAYNAKÇA:
Seneca.(2021). Bilgenin Sarsılmazlığı Üzerine. (Çev. Cengiz ÇEVİK) İstanbul:Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Doğu ve batı felsefelerini ve kültürlerini incelediğimiz felsefe seminerlerimize katılmak isterseniz de buraya tıklayarak ücretsiz kayıt yaptırabilirsiniz. Bu arada seminer konularımızı incelemek için Felsefe Seminerleri sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.