Alman filozof Kant’ın birçoğumuzca bilinen eserleri vardır: Saf Aklın Eleştirisi, Pratik Aklın Eleştirisi, Yargı Gücünün Eleştirisi gibi… Tabiki kitapları bundan ibaret değildir. Bir de hiç duymadıklarımız vardır. Bunlardan biri ‘Güzellik ve Yücelik Duyguları Üzerine Gözlemler’ adlı eseridir.

‘Güzellik ve Yücelik Duyguları’ adlı eserini kırk yaşında yazmıştır Kant. Kendine dünya felsefe tarihinde seçkin bir filozof olarak yar sağlayacak kariyerine yeni başlamıştır bu dönemde. Bazı görüşleri sonradan değiştiğinden filozofun bu eseri çok da önem kazanamamıştır. Nitekim eserde bulunan bazı yorumların günümüzde kabulü mümkün değildir. Ahmet ARSLAN’ın da dediği gibi; Bir filozof çağdaşlarından ileri olabilir, ancak çağından ileri olamaz. Kant da eserini çağındaki gözlemlerine dayanarak yazmıştır. Daha sonrasında dönemler değiştikçe filozof da görüşlerini değiştirmiştir. Her ne kadar olgunluk döneminde görüşlerini değiştirmiş olsa da Kant, kitabın içinde hala kabulü mümkün olan görüşler olduğundan bizler de feyz alalım diye başladık incelememize…

Kant kitabını dört bölüm üzerine kurmuştur. İlk bölümde güzellik ve yücelik duygularının farklı nesneleri üzerine, ikinci bölümde insanda bu duyguların öznitelikleri üzerine, üçüncü bölümde iki cinsin karşılıklı ilişkilerinde güzellik ve yücelik ayrımı üzerine ve son bölümde de bu duyguların farklı uluslara yansıması üzerine gözlemlerini ortaya koymuştur. Eserin günümüzde eleştirilmesinin nedeni üçüncü ve dördüncü bölümlere dayanmaktadır. Zira üçüncü bölümde kadınların kabul edemeyeceği şekilde erkek övgüsüne, kadın yergisine ve dördüncü bölümde de bazı ulusları hakaretvari sözlerle eleştirilmesine dayanılamamıştır. Biz eserin günümüzde bizlere katkı sağlayacak kısımlarıyla ilgilendik tabii.

Yüceliği ve güzelliği tanımlarken Kant, ikisinin de insanı derinden etkilediğini belirtmiştir. Yüce olanın insanı kımıldatıp harekete geçirdiğini güzel olanan ise büyülediğini anlatmıştır. Bazı örnekler vererek açıklamaya çalışmıştır Kant, neyi güzel neyi yüce bulduğunu… Ona göre karla kaplı doruğu  bulutların üzerine yükselen bir dağın görüntüsü ya da şiddetli bir fırtınaya ilişkin betimleme zevk uyandırmaktadır ama korkuyla; diğer yanda çiçeklerle kaplı çayır, derelerin kıvrılarak aktığı ve sürülerin otladığı vadi görüntüsü hoş, şen ve gülümseten bir duyuma vesile olmaktadır. Önceki izlenimi yeterli güçte edinebilmek için yücelik duygusuna; ikincisini yaşamak için güzellik duygusuna sahip olmak gerektiğini söylemiştir.

Yücelik duygusunun biraz korku biraz görkem hislerini uyandırdığını, güzellik duygusunun ise huzur, hoşluk hissettirdiğini gözlemlemiştir. Yine Kant’a göre kutsal bir koruda uzun meşe ağaçları ve ıssız gölgeler yücedir; Çiçekler, alçak çitler ve şekilli budanmış ağaçlar güzeldir. Gece yücedir, gündüz güzeldir. Örneklerini arttırarak devam etmiştir Kant. Nesnelerden, betimlemelerden, görünüşlerden sonra ahlaki özniteliklere geçmiş ve bunlardan yüce olanını yalnızca hakiki erdem olarak kabul etmiştir.

Erdem konusunda ilk anda şaşıracağımız ama durup düşündüğümüzde “gerçekten mantıklıymış” diyeceğimiz gözlemler ortaya koymuştur. Buna göre erdeme benzeyen bazı eylemler somut olaya göre bazen hakiki erdemle çelişebilmektedir. Şöyle ki;

Kolayca coşup sıcak bir sempati duygusuna dönüşen belli bir yufka yüreklilik güzel ve sevimlidir; zira başkalarının kaderine hayırsever bir ilgiyi gösterir, zaten erdem ilkeleri de buna yol açmaktadır. Fakat bu babacan tutku zayıf ve her zaman kördür. Çünkü bu duygu örneğin muhtaç bir kişiye yardım etmeye kışkırtır. Ama aynı zamanda bu yüzden bir başka kimseye olan borcun ödenmesine engel olacaksa artık yardım eylemi erdemli olmaktan çıkacaktır. Daha yüksek bir erdem olan borcu ödemek ve böylece adaletin gereklerini yerine getirmek, yardım etmenin verdiği sevinçten daha üstündür zira.

Yani sempati duygusu erdemle ilişkisi dolayısıyla güzel ve hoştur Kant’a göre. Fakat adaleti engellediği zaman hakiki erdemden uzaklaşacaktır. Bu yüzden bu tür duygulardan kaynaklanan eylemleri edinimsel erdem olarak adlandırmıştır filozof. İlkeleriye hareket edip, gereken yerde gereken iyi eylemlerin yapılmasını ise sahici erdem olarak nitelemiştir. Sahici erdemin yüce olan olduğunu söylemiştir.

Erdemi edinimsel ve sahici olarak ikiye ayırdıktan sonra Kant, bir de başka insanların gözüne girmek için yapılan eylemlerden bahsetmiştir. Tabiki bu hareketleri eleştirmiş, bunların hırstan kaynaklandığını, erdemle uzaktan yakından ilgisi olmadığını, bu eylemlerin ancak erdem cilası olarak nitelenebileceğini belirtmiştir.

Bizler ve tabii siz değerli okuyucularımız sahici erdemin peşinde koşup duran savaşçılar olma yolunda ilerleyenleriz. Erdem cilasına ve hatta edinimsel erdemlere karışmadan hakiki erdemlere ulaşabilmek dileğiyle… 

KAYNAKÇA:

  • I. Kant. (2017). Güzellik ve Yücelik Duyguları Üzerine Gözlemler. (Çev. Ahmett Fethi). İstanbul: Hil Yayınları

Aktiffelsefe Araştırma Grubu


Doğu ve batı felsefelerini ve kültürlerini incelediğimiz felsefe seminerlerimize katılmak isterseniz de buraya tıklayarak ücretsiz kayıt yaptırabilirsiniz. Bu arada seminer konularımızı incelemek için Felsefe Seminerleri sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılarımız:

gtag('config', 'AW-802439404');